Varmak istersen ilahi sırra,
Diline zikri öğret evvela.
Sonra kalbini dua ile yokla.
Ve alnını secde izi ile boyala.
Varmak istersen ilahi sırra,
Tut bir kamil Mürşidin elini.
Yalnız mısın?
Peki ya ne kadar?
Cennetten kovulup bir başına
Sürgüne gönderilen Adem(a.s) kadar mı?
Dargın mısın?
Dargınlığın çok mu büyük?
İki çift göz ister,
Aşk denen illet.
Eğer bir çift daha eklenirse,
Adı olur zillet.
Beni sorarsan hep kış sevgili...
Karlar yağıyor senli yarınların üzerine.
Kat kat karlar altındaki senli umutlar,
Bir sonraki baharı bekliyorlar.
Gökyüzü kadar özgür olmalı;
Hayallerimiz..!
Ve bir martının kanatlarına takarak hayallerimizi,
Prangasız bir gelecek inşa etmeliyiz.
Uçun kuşlar.
Önce selam verin;
Göğün sonsuz maviliğine,
Ve sonsuzluğun sahibine.
Sonra Kudüs'e gidin...
Bir özgürlük narası atıp:
Kâh şen bir çocuğun avucunun içine,
Kâh yaşlı bir dedenin örme beresine.
Yeryüzünü kapladı bembeyaz boya,
Lapa lapa kar yağdı Sakarya'ya.
Döküldü gökyüzünden inci taneleri,
ŞANLI DESTAN
Dişler gördüm kötüklere geçmiş.
Mermiler gördüm birbirine girmiş.
Bu öyle şanlı bir destan ki,
Mehmedim yedi düvele kükremiş.
Ben gayrı ne yaza özlem duyarım ne de bahara,
Özlemim bir sanadır bir de senli yarınlara.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!