Eteklerde kaybolup, tümseklerde yorulan,
Zirveye çok baksa da, dağa nasıl tırmansın?
Hiç kimseye sözüm yok, bunda benim sorulan,
Hayale dalan gözüm, bilmem nasıl uyansın?
Beklenen gün yaklaştı, ey kıyamet merhaba,
Kopsun artık kopacak, çevir gitsin haraba,
Çöller çattı bahtıma, dalıp gider seraba,
Viran olmayan gönül, mümkünmü’ki? Su sansın.
Düzene sokamadım, berbat oldu gayetim,
Başım dönüp dururken, şaşkınlıktan hayretim,
Çok savaşıp uğraştım, boşa gitti gayretim.
Başım öne eğilmedi, yüzüm nasıl utansın?
Düz ederdim yokuşu, düze yokuş getirdim,
Hayatı ziyan ettim, ömrü boşa bitirdim,
Yaş geldi altmış beşe, takatimi yitirdim
Bedenim yorgun düştü, dizler nasıl dayansın?
Gönül enkaz yığını, kaldırmıyor şakamı,
Nefis denen emmare, bırakmıyor yakamı
Günden güne unuttum, harfler ile rakamı,
Azgınlıkta eşin yok, benlik nasıl tuğyansın?
Sessizce vedalaşır, son baharın da rüştü,
Soldu bütün çiçekler, sararıp yere düştü,
Kışım gelmek üzere, dağlara çiğ üşüştü,
Saçlar eski rengine, tekrar nasıl boyansın?
Ya Rabbi kerem ette, bıraksın beni hışım
Bahardan da yazdan da, asude geçsin kışım,
Ebedi saadetle, bezensin içim dışım,
Her halimi bilenimsin, görenimsin, duyansın.
10.10.2011.Mustafa Yaralı
Mustafa YaralıKayıt Tarihi : 11.10.2011 00:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)