Sonbahar rüzgarlarıyla savrulduğumuzda,içimizdeki umutlar bir bir kırıldığında,parçalandığında yakamozundan ayrı düşmüş bir deniz kalmış gözlerimizde.Ne tadında tuz nede renginde mavisi olan.Uğramaz olmuş dost bildiğimiz martılarda o sahillere çığlık çığlığa bağırmışız karanlıklarda bir kendimiz duymuşuz sesimizi oysa,sesimiz ses vermez olmuş bir başkasına bir başkası olmuşuz içimizde,bize bizi anlatan.Susuşlarımızıda ekleyerek yeni doğan güne,koyulmuşuz yollara umutlar bir bir ezilirken ayaklarımızın altında yankısı duyulmuş dağlarda,yitip giden tüm sevdalıların.
Sonbahar rüzgarlarıyla savrulduğumuzda,bir sürgün başlamış içimizde bir aşktan,bir başka aşka umutsuz bir sürgün prangalar takılmış kollarımıza,zincirlerle bağlanmış sevdamız.Yeni yüzlerde yeni yüreklerde aramışız teselli unutamamanın zehirli okunu söküp atmak için yürekten güç vermişiz bileklere,can vermişiz nefese ama olmamış.An gelmiş bir şarkının içinden çıkmış,an gelmiş bir telefonun zili olmuş ve an gelmiş bir kahve telvesinde okunmuş adı...
Uykuya kapadığımda hergece gözümü itip iki elinle bir kenara uykuyu o dikilmiş karşıma,öyle yalın,öyle çıplak ve koşmuşuz yalınayak,dalgaların öpüştüğü kumsallarda.
Sarılıp gecenin yorganına,nefesi nefesimde gözyaşlarımızı içmişiz dışarda deli esen bir sonbahar rüzgarı ve içerde feryat figan bir aşkın intiharı! ..
gerisi boş,gerisi yalan bir sen varsın içimde şimdi gerçek olan,bir sen yüreğimden beynime sızan,bir sen şakaklarımdan akan ılık ılık kan...
(22/71997)
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta