Ateş rengi çiçeklerini düşürdün yine gözlerime ey akşam
Beyhude kaçmalarım,boşa çırpınmalar bilirim
Adını bile koyamadığım,karanlık çıkmazlardan
Ne kadar ruhsuz bana şimdi,yelkovan süslü zamanlar
Bilirsin ben yalnızlıklarımda nasıl kaybolmuşum
Kayıp şehirde açan, beyaz bir gül dibinde doğmuşum
Ve bilirsin akşam
Ben ona nasıl aşık olmuşum.
Dua dua asmışım ellerimi tanrıya
Tüm mabetler talan olmuş yorgun adımlarımda
Hıçkırıklarımı geceleri yıldızlar avutmuş avuçlarında
Yarin adı hala kanıma karışır da
Gül yaprağı rengi susar,dudaklarımda
Tut ki beni hiç görmedin ey akşam
Leylak rengi tüller örtmedin saçlarıma
Kulak vermedin sayalım ağlayışlarıma
O halde gel geç beni,göm okyanus derinlerine
Bir avuç toprak at,sevdiğimi görmeyen gözlerime
Farzet ki hiç doğmadım
Sevmedi bu deli gönül,akşam sefası renginde
Fesleğenlerim dizilmedi farzet
Seni uğurladığım cam diplerinde
Uzatmaları oynuyor ömrüm ey yara akşamlar
Utanmayın haydi,sevinin,zafer sizin
Zira
Hangi sabahı bana verdiniz?
Ne zaman sohbete durdu,mutlu çocukluğum?
Ve ne zaman sevdim de almadınız?
Şimdi
Sevgilim
Sen
Bağrımdaki ateşim
Yandığım,yangınım
Derdim,derdimi alanım
Bir eylül sabahı oldu aşkın
Sustuğum yerde sözsüz dilimsin
Lal rengi dudaklarımda durur ismin
Efkar demli gecelerimin koyu karanlığı
Avucumda kalan bir damla sensiz onur
Haydi sen de durma
Aşkının fetvasında,ellerinle boynumu vur
Artık son mevsimin esemeyen rüzgarıyım
Saatler vedayı gösterirken yine,derdindeyim
Bilirsin yürek nasıl yaradır,son bakışın nasıl kanatır
Ve sen de bilirsin ki sonbahar hep gözyaşıdır.
Kayıt Tarihi : 10.2.2009 16:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!