Fırtınalı bir sonbahar gününün sabahındayız;
Hareketli, gürültülü, karanlık
Ama en çok da hüzünlü bir sabahtayız;
Havanın ciyak ciyak bağırdığı, bulutların ağladığı,
Güneşin utandığı…
Bu fırtınalı sonbahar sabahında
Herkes yine aynı şekilde düşmüş yola.
Ama havada farklı bir koku varmış gibi
Biraz telaşlı, biraz hüzünlü, biraz mağrur,
Biraz da endişeli.
Bu fırtınalı günün yağmurundan herhalde
İnsanlar içlerine çekildi, sokaklar boşaldı.
Artık sadece yalnızlık kokuyor hava
Hem manasız hem sıkıcı hem boğucu
Hem de küstah bir yalnızlık.
Artık sabah bitti ama güneş yeni doğuyor.
Anlamıyorum o fırtınalı sabah nerede.
Bir radyoya bakıyorum bir de kadehe.
Anlamıyorum şu an kim yaşıyor bunları?
Kim söylüyor?
Aklım mı? Nefsim mi? Gönlüm mü?
Niye söylüyor?
Bilmiyorum ama zaten bilmek de istemiyorum.
Şu an tek bir emelim kalmış: çürümek!
Bu anason kokulu, ufak, pis odada çürümek!
Kayıt Tarihi : 6.12.2021 21:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!