Sona Dair İlk ve Son Baskı…

İbrahim Özmen
21

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Sona Dair İlk ve Son Baskı…

Manasını yitirmişse zamanın tüm kesitleri, isyan eder cümle kelam ve onun bileşenleri.
Koktuğum başıma geldi ey insan.
Bazı duygular varmış anlatılmaya değer,
ama öyle değilmiş onu anlatacağım kelimelerin ayağında meğer.
Söyleyeyim dilimin ucunda olanı,
indireyim kalemin son durağında bekleyen yolcuları dedim ama hiç birini yapamadım.

Yeter ulan yeter dedi, içlerinden biri,
“hep kendini hep kendinde(kini) yazıyon da bir kere be, yalnızca bir kerede kullandığın bizlerin ahvalini yaz” dedi ve ekledi;
“Sende ki bizi yazma ama,
sadece bizde ki bizi yaz da bitsin aramızdaki son bağ”.

İşte Böyle buyurdu bir ses!
Kendimdeki hiçbir şeyi yazmamamı emrediyordu.
Anladım, anladım ki kapalı gözlerimle, dilimle, kulaklarımla suskunluğun kuyusuna atılmalıydım.

Sona dair ilk ve son yazı be insan canım.
Kelamlar firariliğe meyletmişler, yakalama gibi bir gayem yok, yıllarca yakalamaya çalıştımda ne oldu be insan.
Harflerin ışığında Hayatı mı buldum sanki…
İpuçlarını doğru okumayan bir dedektifin hayat fiyaskosu işte son perde.…

Harbi,
hayat nedir sorusunu sormak değilde,Hayat hangisi diye sormak isterim.
Hayat hangi âlem de soluyor, söyleyebilir miyiz?
Hangi âlemin elinden tutup götürsek de hayatı kurtarmış oluyoruz.

Düşerken kuyuya bakıp döndüğümde ardıma, seslerin bana söylediği fısıltı şuydu,
Hayat içinde tek yaşanan var.Ama farklı olan algılar…

Ben ne yaşadım ve ne algıladım.
Hayatı yaşanılanlar üzerine mi yoksa algıladıklarımızın üzerine mi kurduk. Algıladıklarımız üzerine kurduksa heyhat ki heyhat be can insan…

Yaşanan ile algılanan arasında ki kandırma hapının adı UMUT muş
AŞK mış
MÜCADELE imiş..

Umut,
Yaşanılanları görmemenin perdesi UMUT.
Hayat tüm coşkunluğuyla akarken biz o hayat suyunu umutlarla bulandırmayı başardık.

Unutma dost insan,
Acizliğin ve çaresizliği kâinattaki yalancı tesellisi nasıl ki TANRI ve DİN ise,
Acizliğin ve çaresizliğin hayattaki yalancı tesellisi de UMUTTUR.

Bizler mi;
bizler o umudun yalancı peygamberleriyiz.
Evet insan canım, cancağızım..
Algılanan hep bir serap,
Algılanan hep bir düş.
Algılananı yaşama enjekte etmenin sonucu kangren ömürlülük.

Bu gecenin adını koyalım mı,
Algılananı yaşama,
yaşanılanı algılanana tabi kılmaktaki zehirli ideoloji.
İdeolojinin propagandasında kullanılan kelimelerin, seslerin,kelamların isyankârlığı karşısında, bir celladın itiraf gecesi.
işte gecenin adı,
yazılanlar mı yaşanılan günahın soysuz hecesi..

Geçte olsa anlıyorum ki,
Kullanan(ben) ve kullanılanın(seslerin) iradesi bir uyum içinde ise yaşam güzel kılınabiliyor.
Madem ki Gecenin adını koyduk o halde,
Yıllarca kullandığım harflerin kelamların cümlelerin karşısında şimdi susma vakti.

Suskunluk belki beni değil ama kullanılan seslerin dünyasını daha az yıpratır.
Belki onları bu kadar hoyratça kullanmayacak bir ömür çıkar. Ama biliyorum ki o ömür ben de değil dost.

İsyan var dost isyan, sözlü ve yazınsal edebiyatın dünyasında.
Yeter ulan yeter diyor içlerinden yine biri.
Bir ara nereden tutupta bırakamadığım yumuşak G ama aslında “Ğ” Kürtçe deki (X) sesi.
Döndü bana,
“hani nasılda anlatacaktın inkar edilen,
asimile edilen,
adı değiştirilen,
hatırlanmasın diye unutulan,
bir dilden diğer dile iltica ettirilen kaderimi yazacaktın diye. Hani Kürdün kaderdaşıydım ben” dedi

Sustum.
Onu kullanmıştım algıladığım dünyanın sahte ilacıyla,
ve onu da kandırmıştım kendim gibi.
yarı yolda bırakmıştım ömrüm gibi.

Evet ömrüm,
son paragraflar sana dair,
Bu yazdıklarım edebiyat hayatımın son adım izleri olsun diye yazıyorum.
Mürekkep kurudu kalem kırıldı diye düşülmesin kayıtlara.
Mürekkepte yok kalemde yok kelamda.
Truman Show adlı filmi izleyenler bilir, yol alacak bir dünya da yok deniz de yok, deniz tükendi bilinsin.
Sandalın yırttığı kağıt değil yalanın kendisiydi.

Attım kendimi kör bir kuyuya, orda iskan eden kelimelerin sesidir şimdi gördüğün. Kuyu ağzına da koydular gardiyan “Ğ” sesini.
Kuyunun mahpusluğundaki hükümlülerin mübadelesi yapıldı işte.
Onların mahpusluğunu anlatamayan bir ben;
onları azat eyleyecem vaadiyle kandıran ben,
şimdi onların ranzasındayım.

Haberim yok dost can;
belki herkesin artık dünyasında sesler isyana kalkışmıştır. Belki herkes bu geceden sonra susma kararı almıştır. Belki sadece bu hayatın, seslerin hakkını doğru verenler kalmıştır.
Kalanları bilmem ama gideni biliyorum, sayfa bitti, söz tükendi, kalanlara söylenecek SONSÖZ;

Çaresizliğin Acizliğin Kamuflajı Tanrılar Ve Dinler Değil ve Sizlerde Peygamber Değilsiniz,
O Yüzden Algılarınızın Yalancı Denizini Yırtında Esaretten Kurtulun.

Herşey Hayatın İçinde Saklı,
Ömür, Onu Okuyabileceklere Bahşedilmiş Ödülün Adı Sadece

İbrahim Özmen
Kayıt Tarihi : 16.2.2015 17:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Memet Emin Dönmez
    Memet Emin Dönmez

    Gayet başarili. Devamini diliyorum

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

İbrahim Özmen