İşte gelip çattı tekaüd vakti,
Kutluyorum kabul buyur Yılmaz Bey.
Mesai yok; bundan sonra saati,
İstediğin zamana kur Yılmaz Bey.
Anlat anıları geldikçe talep,
Sayılırsın artık canlı bir mektep.
“Kırk üç” yılı omuzda taşıma hep,
İnan ki olursun kambur Yılmaz Bey
İmam Hatip, İlahiyat mezunu,
Seçmiş rehberini, kılavuzunu.
Kaçırmaz hiç latifenin dozunu,
Her haliyle ciddi, vakur Yılmaz bey
Samsun'da tanıdım kalbi pırlanta,
Meyli Hakka; bakmaz çıkara, ranta.
Gezdi okulları elde bir çanta,
Dinlemedi yağmur çamur Yılmaz bey
Görevinde dürüst, titiz çalışkan,
Bunu görür “kırk üç” seneye bakan.
Gâh bir müdür, gâh müfettiş, gâh başkan
Kattı her makama onur Yılmaz Bey.
Son Çorumlu idin Samsun teftişte,
Sen de mührü teslim eyledin işte,
Geliş varsa olacaktır gidiş de,
Böyledir umumî düstur Yılmaz Bey.
Özben, Küyük, Yıldız, Çintiriz, Kanmaz
Havza’da, Bafra’da gezip dolanmaz.
Geçen gün ömürden kul nasıl yanmaz
Gözler biraz mahzun, mahmur Yılmaz Bey.
Biner, Perçin, Özkaya da akıbet,
Bıraktı çantayı bitince nöbet.
Çorumlular arasında muhabbet,
Gördüm ki bir hayli meşhur Yılmaz bey.
Çok şükür yuvana edildin tayin,
Baş ucunda çoluk çocuk, her şeyin.
Rabbim erken göçen Necattin beyin,
Eylesin kabrini pürnur Yılmaz bey.
Gördün işte pek çok önemli sağlık,
Kalbe yağı, tuzu yükleme artık.
Gidiver pazara, alıver balık
Pişirip ye happur huppur Yılmaz Bey
Gidemeyiz O etmezse müsâde,
Ne doktorda, ne bizde bu irâde.
Dolmamışsa kula biçilen vâde
O kalp çalışmaya mecbur Yılmaz bey
Uyutmuş Ashab-ı Kehf’i Yaradan,
Uyandırmış kaç yıl geçmiş aradan.
Seni de uyutup, kaldıran Yezdan,
Eylemez kulunu mağdur Yılmaz bey.
Elzem olan odur her mahluk için,
Dünya bağışlanır bir soluk için.
Ne servet, ne şöhret mutluluk için,
Sağlık en önemli unsur Yılmaz Bey.
Sallandıkca dünya denen berceste,
Uyur cümle kul aheste aheste.
Rahat alıp verilen bir nefeste,
Aradığın neşe, huzur Yılmaz bey
Dolaştırır Dünya ben-i ademi.
Ara sıra sarssa da yok önemi,
Yanaşır yanaşmaz o “Sessiz Gemi”
Döker yükünü bu vapur Yılmaz bey.
Gözümle görmedim söyledi biri,
Selma Hanım imiş evin amiri.
Kesermiş verdiği emir demiri,
Amire uyacak memur Yılmaz Bey
Asıl güç bilekte değil, yürekte
Bir beis yok kılıbığım demekte.
O deftere imza atan erkekte,
Olsun bu kadarcık kusur Yılmaz bey.
Kimi ana, kimi hanım kuzusu,
Azad olmak her erkeğin arzusu.
Giyim kuşam, yeme içme mevzusu
Olunca yengeye başvur Yılmaz bey.
Yürü sabah, akşam başka iş güç yok,
Yatarak yağları eyleme stok,
Aracın, şoförün hazır, paran çok
Yurdu karış karış gez dur Yılmaz Bey.
Çalışmak en tatlı, en güçlü ilaç,
Al kendine bir oklava bir tokaç.
Çamaşır yu, hamur yoğur, ekmek aç
Yoktur bence hiçbir mahsur Yılmaz bey.
Siyasete ne kalbi, ne beyni yor,
Gördük kimler ne tür oyun oynuyor.
Ecnebiler gaz verdikçe kaynıyor,
Türkiyemiz fokur fokur Yılmaz bey.
Çocuk dünyadaki en güzel varlık,
Bu güne eğlence, yarına ışık.
Mesain torunlar olmalı artık,
Eyleme zamanı çarçur Yılmaz Bey
Senin için varsa yoksa aile,
Ver sırtını Fatma’ya, İsmail’e.
Balcı’yı; arısı, kovanı ile,
Rabbim edecektir mesrur Yılmaz Bey.
Çalıştık dört beş yıl bir kardeş- abi,
Görmedim bir tek gün kızgın, asabi.
Bu sürede kırıp, üzdüyse tabi,
Görüver Osman’ı mazur Yılmaz bey.
21/05/2021
Osman Bulut
Kayıt Tarihi : 22.5.2021 16:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!