Artık son dönemece gelmişti. Tüm şişeler bitmiş, tüm şarkılar dinlenmişti. Bir uçurumu, bir de paraşütü kalmıştı elinde. Bugüne kadar hep atlamadan önce açmıştı paraşütünü. Bir Allahın kulu da önce atla, zamanı gelince aç dememişti. Biliyorlardı çünkü, o önce paraşütünü açardı. Hep öyle yapmıştı.
Atlamadan önce kapattığı gözlerini havada açmaya cesaret edebildi sonunda. Gri bulutlar, renksiz kuşlar, gürültülü uçaklar vardı havada. Hepsi ahenkle düştüğünü anlatıyorlardı ona. Onun gözüne ise iki şey takılmıştı. Ağaçlar ve deniz. Ağaçlar devasaydı, güçlü gözüküyorlardı. Deniz her zamanki gibi düşman gözüküyor ama bağrını açıyordu. Ortalarına doğru süzülürken, paraşütünü yırtmaya niyetli akbabalara karşı koyamadan düşmeye başladı.
Hızlanırken "Bitti" diye düşündü. Günahıyla ve sevabıyla barışmaya çalıştı. Zaman kalmamıştı. Sevabıyla küstü, günahına yüz çevirdi. Ağaçların üzerine düşerken tahmin ettiği gibi yıllardır peşinden ayrılmayan paraşütü onu yavaşlattı. Sevinçten günahıyla barıştı, sevabına sarıldı. Yaralarını sarmak için denize koştu. Daha önce de tenine tuz değdiğinde yandıkça iyileşmişti. Yanmaya başladı. İyileşmeye başladı. Tam da o sırada gördü Deniz Kızı'nı.
Deniz üstünde yürüyor gibiydi. Hayal gibiydi. Gerçek gibi. Tüm kırmızı ışıklarda geçilmemiş, tüm kavgalar ölümle bitmemiş, tüm ölüler ölmemiş gibiydi. Geçmişten bir anı gibiydi. Tanıdık ama ilk defa karşılaşmış gibiydi. Usulca yaklaştı. Dokunduğu yerleri iyileştiriyordu. Gördüğü hem en küçük, hem de en büyük şeydi. Uyanmaya çalıştı, ama rüyada değildi. Uyumaya çalıştı, Deniz Kızı dikkatini dağıtıyordu. Kapattığı yaraların acısı fiziksel olmaktan çıkmış, ruhunun derinliklerinde kendine bir liman arıyordu. Deniz Kızı'nın olmayan gardını indirmeye çalıştı. Ama ona düşman tek acı yokluğuydu artık.
bir değeri, bir üstünlüğü olsun
Çılgın bir aşkın tarihi
yolculukların günlüğü olsun
ama kavgalarda geçsin ömür
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta