Sıradan bir tabut istemem, kaplan çizgili
Bir lahit isterim, ve uzun uzun bakmak için
Ay gibi değirmi bir yüz olmalı üstünde.
Geldiklerinde onlara bakmak isterim
Dilsiz minerallerin, köklerin arasından seçmek için.
Şimdiden görürüm onları – o solgun, yıldız uzağı yüzleri.
Bir hiçler şimdi, bebek bile değiller.
Babasız ve anasız tasarımlarım onları, ilk tanrılar misali.
Önemli olup olmadığımı düşünürler.
Şekerlemeliyim ve meyve gibi reçelini yapmalıyım günlerimin!
Aynam buğulanır –
Birkaç nefes daha, ve hiçbir şey yansıtmayacak.
Çiçekler ve çehreler çarşaf misali ağarır.
Güvenmem ruha. Kaçar buhar misali
Düşlerde, ağız-deliği ve göz-deliği arasından. Durduramam onu.
Bir gün gelmeyecek artık geri. Nesneler böyle değil.
Kalırlar, sayısız dokunuşlar ısıtır
Küçük özel cazibelerini. Handiyse mırlarlar.
Ayak tabanlarım üşüdüğünde,
Firuzemin mavi gözü avutur beni.
Bırakın alayım bakır tencerelerimi, bırakın allık kutularım
Çiçeklensin etrafımda güzel kokan gece çiçekleri gibi.
Saracaklar beni bandajlara, ayaklarımın altındaki
Hoş bir paketin içine koyacaklar yüreğimi.
Neredeyse tanıyamıyorum kendimi. Karanlık bastıracak,
Ve İştar’ın çehresinden daha hoş ışıldar bu küçük nesneler.
[1961]
Sylvia Plath (1932-1963, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Kayıt Tarihi : 6.12.2008 15:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Last Words by Sylvia Plath I do not want a plain box, I want a sarcophagus With tigery stripes, and a face on it Round as the moon, to stare up. I want to be looking at them when they come Picking among the dumb minerals, the roots. I see them already-the pale, star-distance faces. Now they are nothing, they are not even babies. I imagine them without fathers or mothers, like the first gods. They will wonder if I was important. I should sugar and preserve my days like fruit! My mirror is clouding over - A few more breaths, and it will reflect nothing at all. The flowers and the faces whiten to a sheet. I do not trust the spirit. It escapes like steam In dreams, through mouth-hole or eye-hole. I can't stop it. One day it won't come back. Things aren't like that. They stay, their little particular lusters Warmed by much handling. They almost purr. When the soles of my feet grow cold, The blue eye of my turquoise will comfort me. Let me have my copper cooking pots, let my rouge pots Bloom about me like night flowers, with a good smell. They will roll me up in bandages, they will store my heart Under my feet in a neat parcel. I shall hardly know myself. It will be dark, And the shine of these small things sweeter than the face of Ishtar. [1961]
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!