Son Söz Gönülde Değil Dilde

Emrah Mamoğlu
16

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Son Söz Gönülde Değil Dilde

Bir geç kalmışlığın kurbanı olduk meğerse,
Olmayacak hayallerin mutluluğuyla yaşadık her nedense,
Olur dedik olacak dedik, olmadı ama ne hikmetse;
Şunu anladim son söz Gönülde Değil Dilde.

Sessizliğine sensizliğine yelken açmış şu gözler ,
Bilmelisin ki her daim yolunu gözler,
Kalmadı artık mecalim gönül hep seni özler,
Şunu anladım Son Söz Gönülde Degil Dilde.

Kâfi değilmiş demek karşılıklı sevmeler bazen,
Hicap bile duymaz oldu kader "olur ama mecazen ",
Sevgin öyle bir tavaf ettiki gönlümü durmak bilmeyen bir misal aşk _ı semazen,
Şunu anladım ben Son Söz Gönülde Değil Dilde.

Ey sevda çölünde nebzelere hasret yüreğim,
Ey üzerinden kışlığını atmış bir bahar ;
Üzerine, kaybetmeye yüz tutmuşluğun hırkasını çeken bir_ ben ,
Gelsene artık gel müptelaaa oldum aşkına iptilasına düşman ,
Şunu anladım ben yahu şunu son söz Gönülde Değil Dilde Dilde Dilde...!

EMRAH MAMOĞLU ✍

Emrah Mamoğlu
Kayıt Tarihi : 11.2.2022 02:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Gel gelelim dünyaya aşklarını ilan etmiş iki aşığın yürek burkan mahzun hikayesine; İki aşık varmış Beritan ile Mihrimah Beritan ile Mihrimah çocukluktan taa ki gençlik yıllarına dayanan uzun zamanlar birlikte düşmüş birlikte kalkmış birlikte ağlamış birlikte kahkahalar atmış hatta birlikte aynı gök yüzü altında ellerini açmış dilek tutmuş birbirlerini sıcağı sıcağına düşlemişler, kısacası aynı coğrafyanın toprağına sarılmış aynı coğrafyanın suyunu içmişler ama ne yazıkki aynı coğrafyanın farkli kaderlerine tutsak olmuşlar. Beritan uzun yıllar peygamberimizin vazifeli mesleği olan çobanlık mesleği ile hem geçimini sürdürür hem de aşık olduğu ağanın kızı Mihrimah ile buluşma fırsatından istifade etmiş hayatını bu şekil sürdürmüş . Gel zaman git zaman bu iki aşıkların içlerindeki yangı divaneye dönmüş, bu aşk artık kaynamış köpürmüş ve bunun nihayetinde etrafa saçılmış ve bu onlar için hem bir heves hem de bir esarete dönüşür şuursuzca. Bir de ne olsun başlarına bir bedbahtlik sarığı sarılsın; bu iki aşığın haykıran aşkları ağanın muhitine sirayet eder ve ağa bundan haberdar olur kızına böyle bir şeyin katiyyen olmayacağını , bir ağa kızını bir çobana asla izdivaç etmeyeceğini şayet olursa sonu ikiniz içinde hazin bir son olacağını soyler ve çobana bir hafta içinde köyü terk etmesine dair mektubu iletir. Bu mektubu alan çoban üzerine kaynar sular dökülür ne yapip ne edeceğini düşünemez bir hale girmiş o gece uykudan gözleri nasibini alamamış ta ki gün ağarmış güneş yüzünü açmış hafiften içi ferahlamış. Eline kalem kağıt alir Mihrimaha mektup yazmaya karar verir , mektupta; Merhaba Güzeller güzeli mihrimah evet tanımadın belki ama hissettiginden hiç şüphem yok yine de Ben Beritan.lafi uzatmadan yarın seher vakti güneş doğmadan incir ağacın altına gelebilirsen buluşsak çok memnun edersin tabi hayatini göz ardı etmemen koşuluyla...seni seviyorum....diye not geçmiş.Beritan uykusuzluktan mahmurlaşmış gözlerle geceyi sabahlamış ta ki uzaktan bir mihrimah silüeti zuhur edene dek . Mihrimah gelmiş birbirlerine kocamaaan sarılmışlar sanki bu anı bir daha yaşamayacaklarını biliyorlarmış kadar sıcak tek bedende kaskatı kesilmiş sıkı sıkı bir sarılma... bedenler birbirinden çözülünce artik Beritanin dilinden ahzan dolu lügatlar dökülmeye başlar; hatunum malüm biliyorsun olanları artık ben buralarda kalamam her ne kadar istesemde bu esrarengiz gözleri bir daha goremem belki de bilemeyiz bunu ama benim fikrim ya buralar bize artık ağır geliyor ya da biz buralara fazla geliyoruz varsında biz başımızı alıp buralardan gidelim hem buralar kötü bir talihe yem olacak maziden temizlensin hem biz içimizi tenefüs edelim aşktan özgürlük yemini içmiş topraklarda. Sen ne düşünüyorsun? Mıhrimah: Beritanim ben istemezmiyim sanki senin gitmek istediğin her yere senle gelmeyi, başımızı alıp sessiz senli diyarlara gitmeyi istemezmiyim sandın! keşke her şey isteğimiz doğrultusunda yol alsaydı keşke Tüm dileklerimizi bir kağıt gemiye yükleyebilseydik de götürebilseydi istediğimiz aşktan yoğrulmuş coğrafya ya... ama ne yazık her istediğimiz trene binemiyoruz hep ayrı kalmaya yüz tutmuş gerçeklere müşterek kalıyoruz. Biz kaçıpta aşktan müebbet hüküm giymiş müstesna bu iki bedeni ölüme terk etmeye vicdanım el vermiyor onun için ne şiş yansın ne de kebap. Kaderimizde varsa tekrar birlikte olmak ben yine de seni beklerim bunu unutma. Bunları duyan Beritan hakkini helal et o zaman Hadi Allahaısmarladik der ve ardına bakmadan her attigi adimla hem Mihrimahtan hemde cocukluk yadigarları incir ağacından uzaklaşiverir ve yavaştan mihrimahin gözlerinden kaybolur. Orda tek başına kalan mihrimah acıdan kederden esvabindan incir ağacının şahitliğinde kendi darağacını kendi amade eder başını ilmekten geçirir ve son sözü söyler( Beritanim Allah 'ta sahidim incir ağacida ben seni çok sevdim Tüm her şey sana bir şey olsun istemediğimden sana kıyamadigimdandi bunu bil çünkü babam yeminliydi seni öldürecekti... seni çok sevdim yaradanda şahit . Hakkini helal et) ... der başı bedeninden bagimsizligini ilan eder ve asagi düşer . Bunun haberini alan Beritanda aynı kaderi paylaşır ve kendini intihar eder böylelikle bu kadim, inançlı, güzel bilakis meşakkatli hazin yolculuk son bulur ..... teşekürler

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Emrah Mamoğlu
    Emrah Mamoğlu

    Hocam kaleminize gönlünüze sağlık diyelim bu mazi cografyamiz anca bu kadar muhtelif kelimelerle siirlere dokundurarak anlatilir .umarim bu kötü hadiselerden beslenmiş bu kadim coğrafyamız bir daha bu ve benzeri sahneleri yaşamaz....sağlıkla kalın seviliyorsunuz

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Emrah Mamoğlu