kuruttuğum çiçek ölülerinden iplerle sabaha asılan boynum
alkolik çocuklarına zamanın ve yaşadığım ıslak hüzünlere uçurtma
yalnızlığı kesiyor bıçakların yarısı yarısı ince belini yağmurun
donan soluğumu göğe yapıştırdım da gece maviyi rehin bıraktı okyanusa
çamurla oynayan birileri leke kalıyor uykumda
göğsümde kalabalık geçişler
Sokakta karşılaştım.
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.
Devamını Oku
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.
Sayın Zuhur-ı Elmas-ı zi kıymet. Alışık olduğum (ve herkesin de olduğu) üzere tam, ülkemizde, diye başlayacakken vazgeçiyorum, çünkü bu, bütün dünyadaki hakim eğilim şu anda.
Ne mi?
Alkole kendini vurabilir, intihar eğilimini bir süre geciktirebilirsin. Ama alkole karşı isen, kullanmıyorsan, alışmamışsan fazla bekleme, nasılsa edeceksin, git et... Öyle bir şey işte.
Tıbben (hepsi değil ama bazı) minor trankilizanların (kimseyi özendirmemek için isim zikretmiyorum) kalıcı ve şiddetli bağımlılık yaptıkları gözlenmemekle birlikte (buna rağmen alkolün bağımlılığının nerelere varabileceğini biliyorsunuz) bunlar inatla yeşil reçete kapsamında tutuluyor.
(Dikkat: Bu bir alkol karşıtlığı yazısı değildir. Trankilizanların akut paniklerde kullanımından bahsediyoruz. Kimse konuyu saptırmasın cevap vermeyeceğim.)
Ne diyeyim? Şu söyleyeceğime bile pek çok kişi itiraz edebilir ama, o anda, işte tam o anda, insan bir sigara içerek düşünecek olsa bile (muhakkak değil ama) belki hayatı kurtulabilir. Tam bağımlı olacağını düşünseniz bile yapısal olarak intihara eğilimli kişilikler için soruyorum özellikle: Bağımlılığa ölüm tercih edilmeli mi?
Ben bir hekimim. Ve bu konuda onların yanıldığını düşünüyorum.
Ben şimdiye dek kimseyle polemiğe girmedim bundan sonra da girmem. Hele hele kimliği, yeri yurdu belirsiz birisiyle asla! Başkalarına gönderme yaparak konuşmaktan da hiç hoşlanmam. Kolay kolay dolduruş ve provakasyona da gelmem!
Şairin hayata veda ettiğ yıllarda,anksiyete,panik atak,depresyon,kişilik bozukluğu v.s. gibi psikolojik rahatsızlıklar tam bilinmemekle beraber,bu günkü gibi etkin anti-depresanlar yoktu.Bu genç arkadaş malesef pisi pisine bu dünyaya veda etmiştir.Bu vesile ile bir ricamda psikiyatri doktorlarına olacak.Biraz elinizi vicdanınıza koyun bırakın 200,00ytl gibi abuk sabuk fiyatları.Toplam on tane ,yirmi tane anti-depresan ilacı var.Yanında birde yeşil recete yazıyorsunuz diye hastaların ciğerini söküyorsunuz.Allah ( C:C.) inşallah sizinde evlatlarınız var?.Neyse her zaman sığındığım adrese havale ediyorum.
Bu arkadaş malesef bu rahatsızlığından pisi pisine hayata veda etti.Ben kendini Kadıköyden tanırım.
Kimse yaşama veda etmez.bu psikolojik bir durumdur at komutu hastalıktan gelir ve kişi hayata veda eder.Tedavi edilirse düzelir.Tekrar edebilir,hasta yaşam şeklini ve hayatını düzene sokarsa yaşamını sorunsuzca sürdürür.
Bu rahatsızlıkların en büyük sebebi PARASIZLIKTIR.
Neyse tıbba fazla girmeyelim.Bu arkadaşta şairler öldükten sonra yaşarlar tezine uygun günün köşesini şereflendirmiş bulunmaktadır.
Allah (C.C.) affetsin diyerek mekanı cennet olsun.
Şairin hayatı aşağıdaki gibidir.
Şairi Kaan Ä°NCE (1970 – 1992)
2 Åubat 1970'te Ankara’da doÄŸdu, Ä°lköÄŸretimini, Ankara Ä°ltekin Ä°lkokulu ve Cebeci Ortaokulu’unda yaptı. Ankara Yenimahalle Endüstri Meslek Lisesi’nin Elektronik Bölümü’nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih CoÄŸrafya Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde öÄŸrenim gördü. Ä°zlek dergisinin giriÅŸimcileri arasında yer aldı. GizdüÅŸüm adlı dosyasının kitap olarak basılacağını öÄŸrendiÄŸi gün, Ä°stanbul - Kadıköy'de kaldığı otelin balkonundan atlayarak kendi isteÄŸiyle yaÅŸamını sonlandırdı. (11 AÄŸustos 1992)
Ä°lk ÅŸiiri Milliyet Sanat Genç Åairler KöÅŸesi’nde yayımlandı. Åiirleri; ÇaÄŸdaÅŸ Türk Dili, Damar, Varlık, Ä°zlek, Promete, Karşı, Yazılı Günler gibi dergilerde yayımlandı. 1992 yılında YaÅŸar Nabi Nayır Gençlik Ödüllerinde 'Dikkate DeÄŸer Åairler' arasında yer aldı. Ölümünden sonra Ä°zlek dergisinin giriÅŸimiyle 'Kaan Ä°nce Vakfı' kuruldu.
Yapıtları:
GizdüÅŸüm / 1992’de ölümünden sonra yayımlandı
Ka n / 1997’de ölümünden sonra yayımlandı
Ödülleri:
1992 YaÅŸar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde 'Dikkate DeÄŸer Åairler' arasında yer aldı
Saygı ile.
Aşinalık
acılara aşina, yalnızlıklara sürgün biri
dumura uğramışsa sevgileri
bir aşkzede midir, yoksa hayatzede mi
kenarında mıdır hayatın, yoksa ta merkezinde mi
merkezkaç kuvvet diye bir şey öğretmişlerdi fizikte
hep o fizik kanununu anımsarım her keskin dönemeçte
ya o kanuna göre dönersiniz dönemeci
ya da uçurumda bulursunuz kendinizi
hayatta kalıp kalmamayı da birtakım faktörler belirler tabiki
intihar falan deyip durdukları şey var ya hani
maddi ve manevi etmenlerin bileşkesi
göstergesi, hayata yenik düşmenin
patalojik ifadesi yani
hayatı protesto etmenin
kendi elleriyle kendi canlarına kıyan şairler var ya hani
geride bırakıp gittikleri şiirlerini, okuyorum da şimdi
söylediklerinden çok, söyleyemedikleri ilgilendiriyor beni
söyleyebilselerdi keşke
dinamizme dönüşürdü bileşke
yitirmişlerdi üretkenliklerini, sevgilerini
saplanıp kalmışlardı melankolilerine
heyhat, kendi elleriyle çektiler hayatlarının ipini
suçlamak ne kelime
anlıyor ve de üzülüyorum işte
Ziya Öztürk
26 . 07 . 2008 tarihinde kaydetmişim Antoloji'ye
Bizim kültürümüzde ölene saygılı olmak ve kötü söz söylememek diye bir gelenek vardır.- Gerçi burada şairin şahsına bir şey diyen de yok- Fakat hatırı için, şiirinin de eleştirilmemesi kanaatindeyim. Kaldı ki şiirin eleştirilecek bir tarafı da yok. Benim ilgilendiğim özel konulardan biri de ''intihar'' konusu. Konuyla ilgili olarak çok şeyler söyleyebilirim. Fakat hiçbir şey söylemek istemiyorum! Şimdiye dek bu köşeye asılan şiirler arasında en çok bu şiir üzerinde durdum ve yoğunlaştım. Şairi saygıyla anıyor ve Allah'tan rahmet diliyorum.'
iyi bir örnek,
hezeyan, halisilasyon şiirlerine.
seven ve özenenlere.
şiirdeki bütünlüğe, duygu konsantrasyonuna, imgelemlerin pervasızlığına karşın, kopmaların olmayışı;
ilk okuyuş ile ikinci okuyuş arasındaki derinlik farkına dikkat.......
deneyimsizlik, kurgu ve dil zaafları olmasına karşın gerekli etkiyi oluşturuyor., söylemek istenen iyice anlaşılıyor.
çünkü şair, bir şiir yazayım diye kaleme sarılıp, malzeme arama peşine düşmemiş.
bir duygu yoğunluğunun içine batmış. belki şuursuzca kusmuş kağıda.
eminim bu şiir yazıldıktan sonra yazarı epey hafiflemiştir.
yapısı yatkın olmayanlar, böyle şiirler yazmaya kalkmamalı. olmaz. üzülürler. bu doğuştan ya da yaşanmışlıklarla oluşuyor sanırım.
bu tarz şiir yazanların, yaşama uyum saylayacaklarını da sanmam. derin duygu/güçlü sezgilere pirim verecek hangi sosyal ortam var ki.
burada sıradışılık, aydınlatıcılık, yönvericilik başlıyor işte.
böyle insanlarının değerini bilen toplumlar var,
böyle insanlarını yaşatmayan toplumlar var.
ilginç bir örnek.
hataları, eksikleri var belki, hüzünlü sözcüklerle doldurulmuş belki, (ama esinle. zorlamayla değil).
pek sevmediğim, bana vereceği olmayan bir tarz belki.
ama bu şiir iyilerden.
saygılar
i.durmuş
şiiri bir kaç kez okudum, içinde önemli vurguları barındırıyor olmasına rağmen bir türlü rayına oturtulamamış bir şiir, şair söylemek istediğini korkarak ifade etmeye başlayınca herhalde böyle oluyor, kopukluklar arasında gidip gelmeler sanırım bundan...
yaşanmış bir son sevda. ve güzel bir anlatım
tebrikler kaan bey .kaleminiz daim olsun.......
saygılar.
çırılçıplak değil henüz şiirin yağmuraltı aşkları gözlerime akan
benden geriye kalan ince bir buğu
ruhu şad olsun......
Ulviziya Bey,
Birilerini suçlamadan önce tarayıcınızla ilgili bir problem olup olmadığını araştırın. Bir de başka bir tarayıcıda açmayı deneyin siteyi. Mesela Firefox, Avant, Safari gibi. Yok, zaten kullandığınız bunlardan biri ise, o zaman bir de Internet Explorer'ı deneyin.
Bu şiir ile ilgili 35 tane yorum bulunmakta