Vapurlar keskin bir bıçak
Öylece gelir gider boğazda
Bıçağın sırtında yaşama tutunan insanlar
Sadaka martılara atılan simit
Dilenciye verilen üç beş kuruş
Ve hayata karşı onurlu bir duruş
Gecelerin suskunluğu gündüzlerin haykırışına inat
Bu şehirde akşam sükûttur, sanat
Geceler başkadır başka hece
Kaldırımlar yollar bilmece
Neon lambaları lüks, fersiz ışık
İnsanlar zavallı, köpekler şık
En tenha yerlerinde zamanın
Bu şehirde umutlarım bekletilir
Yaşadığım belirsiz bir anın
Son kadehiyle tekletilir
Her şeyi kendine müptela kılan
Türküleri başka tat
Tüm dilenciler sevgi dilensin sokaklarında
Aşk karın doyurmaz diyenler bırak aş yesin
Sevdana türküler yaksın bütün âşıklar
Seni söylesin nağmelerde türküler, şarkılar
Şairler mısralardan arşa uzanan yol yapsın
Mimar Sinan’ın zevkiyle
İstanbul ne garip
Muhabbeti gönülden sözcükler yalan
Sokak isimleri asırlık taşlar bize kalan
Bu ezan, şu minare, o şadırvan ve avlular
Gelenek ölür sular köpürür
İstiklalde eteği uçuşan toy kızlar yürür
Son şehir sen olacaksın hayatıma giren
Son durak son yolcu son tiren
Pıtır pıtır bu son yağmur damıma
Senin ismini yazdım…
Söyleyeceğim son şarkı bu gece
Belki de işte bu düşen son hece
Kayıt Tarihi : 18.4.2006 21:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!