Son Mektup(Yazı) Şiiri - Eylül Gökdemir

Eylül Gökdemir
238

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Son Mektup(Yazı)

SON MEKTUP

Yine bir sayfa gidiyor ömür defterimden ve yine yalnızlığım karşılıyor beni kapı eşiğinde. Elimi elektrik düğmesine uzatıp, dokunuyorum, aydınlanmıyor odam. Tıpkı şarjı bitmiş hayatım gibi. Kırık bir aşk hikayesinden geriye kalan can kırıklarına çarpıyorum karanlıkta, tökezliyorum bir an. Başım dönüyor, midem bulanıyor panik içinde, yüreğim kanıyor. Bakışlarımdan sızıyorsun alacakaranlığın huzursuz rüzgârında. Ayak seslerin yankılanıyor duvarlarda, soluğum kesiliyor, öylece kalakalıyorum. Demirden bir pençe sarılıyor boğazıma, ölüyorum sanıyorum, kahrediyorum sana, kahrediyorum zamansız gelen baharın soldurduğu papatyalara. Beni hep yalancı baharlarda aradın, kaybetmek için. Tekil yalnızlıkların, çoğul efkârına mahkûm ettin sevgimi. Bedeli kahrın üçüz, beşiz doğurduğu gecelerim oldu.

Hep orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür derdin, dolaylı yoldan. Gitmediğin hangi köy, hangi şehir bizim olabilirdi ki? Görmediğin hangi gökkuşağının altından geçebilir, dokunmadığın hangi yetim başı okşayabilirdin? Hangi kapıyı açmaya kalksam kilit üzerine kilitler vuruyordun. Hançerem kuruyordu sam yelinde ve sen demleniyordun dilimin her yerinde. Avazım çıktığı kadar seni haykırmak istiyordum, ayrılık gelip de düğüm düğüm yerleşiyordu gırtlağımın tam orta yerine. Susuyordum…

Gözlerimi yollarında kaybederken, bilmediğim bir geleceğin karanlık gecelerinde, sensizliği kızılcık şerbeti diye içiyordum ben ve sen bunu hiç bilmiyordun. Bu kaçıncı hasret türküsüydü dinlediğim ve bu kaçıncı nöbetti isyan dakikalarında akrebin amansız saldırılarına yenildiğim? Ve kaçıncı baskınıydı kirpiklerime tüneyen sen dolu bulutların? Zembereği boşalmış bir saatin kadranında dolaşıyordum delice bakışlarla.

İçimde durmayan kanayan bir yara ve sızlayan bir can taşırken, ellerin hangi rengin tonlarında geziniyordu yine ve papatya takıyordu saçlarının bir köşesine? Belki de usulca fısıldıyordun kulağına, aşk kokan dizeleri. Çıldırmak işten değil…

Hadi beni sırtlanlara at artık. Kur idam sehpamı ve vur ayağımın dibindeki sarı iskemleye. Bırak fermanım asılmasın boynuma. Adım meçhule diye geçsin kayıtlara. Kimsesizler mezarlığında taşı olmayan bir çukur olsun yerim. Kapat üzerimi ve buldozerlerle dümdüz et ki, ağlayanım olmasın başucumda. Bir varmış, bir yokmuş bile diyemesinler, orada bitsin hikayem.

Eylül GÖKDEMİR/02.03.2009

Eylül Gökdemir
Kayıt Tarihi : 2.3.2009 20:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Serkan Erarslan
    Serkan Erarslan

    İçimde durmayan kanayan bir yara ve sızlayan bir can taşırken, ellerin hangi rengin tonlarında geziniyordu yine ve papatya takıyordu saçlarının bir köşesine? Belki de usulca fısıldıyordun kulağına, aşk kokan dizeleri. Çıldırmak işten değil…

    Mükemmel bir anlatım...Yüreğinize ve emeğinize sağlık... Tam puanımla kutluyorum ve listeme alıyorum bu güzel şiirinizi...

    Cevap Yaz
  • Şehri Karakaya
    Şehri Karakaya

    Tekil yalnızlıkların, çoğul efkârına mahkûm ettin sevgimi.

    HARİKASIN.......kutluYORUM..........100+ANT

    Cevap Yaz
  • Sami Çimen
    Sami Çimen

    'yine yalnızlığım karşılıyor beni kapı eşiğinde'derken çok şey anlatmışsınız.Akıcı ,şiir tadında bir anlatım.
    Şekil olarak bir şey dikkatimi çekti.Edebiyat hocam bana uzun cümlelerden kaçının derdi.Yazınızda da uzun cümleler dikkatimi çekti.
    Kızılcık değil sevgi şerbeti içmiş bir yürekten güzel mısralardı.Kutluyorum.saygılar

    Cevap Yaz
  • Alaaddin Uygun
    Alaaddin Uygun

    yürek burksada harika olmuş tebrikler

    Cevap Yaz
  • Sevim Yakıcı
    Sevim Yakıcı

    Seni okumak her zaman çok güzel şiir kadın!

    Şiir kadar güzel bir yazı ve şiir kadar hüzünlü bir masal!
    Bir varmış hep yokmuş...

    kalemin hiç susmasın...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (7)

Eylül Gökdemir