Z.....,
Bu yazdıklarımı ne zaman, hangi duygularla, ne şekilde okursun bilmiyorum. Okur musun ya da buruşturup bir kenara mı atarsın onu da bilmiyorum. Olsun… Ben yazayım da sen okuma, canın sağ olsun. Ama şayet okursan bir tek isteğim var senden; lütfen sevginden, acılarından, hiddetinden, öfkenden, keşkelerinden ve diğer tüm duygularından arınmış bir şekilde okuman. Çünkü okuyacağın bu satırlar herhangi bir geri dönüş, olmazlardan olur çıkarma çabası veya başka anlamlar yüklenebilecek beylik sözleri değil. Aksine bir olsun kabullenişinin derin sessizliği…
Z.....,
Biz olduramadık. Olamadık. Sebebi, sonucu, eksiği, fazlası adı her neyse artık bir önemi yok; olduramadık. Biz ne olmayı becerebildik, ne ölmeyi, ne senin ilk baştan söylediğin gibi “hep olmak için hiç olmayı”… Günün sonunda en olmamamız gereken noktada, en olmamamız gereken konumdayız. Bende, şu dünyadaki herkesten ve her şeyden değerli olan biri var; benden nefret eden… Sende, seni her şeyden ve herkesten daha fazla seven, sevmeyi de, gitmeyi de, kalmayı da, bir selamı, bir merhabayı da beceremeyen biri var; nefret ettiğin. Burası kör cehennem işte, burası kızılca kıyamet. Ömrümün sonuna kadar sana olan sevgim, sevdam, özlemim, muhabbetim bitmeyecek ama bunların artık hiçbir anlamı ve hükmü yok. O yüzden ilk başta da söylediğim gibi, bu satırları lütfen tüm duygularından ari bir şekilde okumanı diliyorum.
Benim senden duyacağım son cümle “Senden nefret ediyorum!” oldu. Olmamalıydı. Lütfen olmasındı ama oldu. Ben, dünyaları senin ayaklarının önüne sermek isterken bütün onurumu, bütün gururumu, bütün dik duruşlarımı, bütün iyi kilerimi ve bütün değerimi serdim yerlere. Sana yazdığım şiirleri, ömrümce bir daha hiç kimse için, hiçbir şekilde yazamayacağım şiirlerimi yaktım. Benim için cennet olan gözlerine cennet değil dedim. Cennetten kovuldum çünkü. Senin için bir anlamı olmayabilir ama benim için bu kovulma ne kadar acı, ne kadar elem verici bir bilsen… Seni suçlamıyorum, yargılamıyorum ve yadırgamıyorum. Olsun kabullenişi ile kabulleniyorum aldığın kararı ama içime söz geçirmem dilimle olsun demekten çok daha zordu. Bunu anlamanın imkanı yok senin.
Ben, sana beslediğim dünyanın en güzel duygularını kaleme kağıda yansıttım da hal hareketlerime yansıtamadım, bunun pişmanlığını yaşıyorum. İki “A”lı sevdanın naifliği, yüceliği, eşsizliği bu değildi çünkü. Olmayacağını, yanlış olduğunu, imkansız olduğunu bile bile çıktığımız bu yolda olmayışını gördükçe kahroldum. Olmadıkça daha büyük ve derin hatalar yaptım. Olmayacağını biliyorduk ikimiz de ama ben kabullenemedim olmamasını. Bundan dolayı suçluyum, çok suçluyum. Olması için, oldurabilmek için aklımın yettiğince çok şey denedim. Amacım kahve içmek falan değildi Z....., amacım bu büyük göçe dur diyebilmekti. Çünkü “Ben gidiyorum” derken aslında gitmiştin ve bunu gördüm gözlerinde. Senin bir gün gidecek olmanı bilmek bile canımdan can götürürken senin artık gitmiş olduğunu görmek beni içinden çıkamayacağım bir cehenneme attı. Çünkü sen gitmiştin ve benim başım çok ağrıyordu. Bir şekilde, bir vesile, bir selam, bir merhabada kalabilelim isterdim. Bunu gerçekten çok ama çok istedim. Bu da olmadı. Bunu da başaramadık. Bunu da beceremedik. İçimizdeki yangının ne denli büyük olduğunu buradan bile anlayabiliriz. Ne gidebildik ne kalabildik ne selamımız kaldı geriye ne bir merhabamız… En acısı da şu ki; artık benden nefret ediyorsun…
Ben seni büyük sevdim. Çünkü sen büyük sevilmeyi hak eden kocaman bir yüreğe sahipsin. Ne mutlu bana ki o yürekte aylarca misafir oldum. Bu kadar tutarsız, bu kadar acınası, bu kadar önemsiz olmamı sağlayan da tam olarak buydu aslında. Ben o yürekte misafir olmak istemedim, o yüreğin asla benim evim olmayacağını bile isteye o yürekte kalıcı olmak istedim. O yüzden kaybettim, o yüzden kahroldum, o yüzden kahrettim. İşte o yüzden sana yazdığım kelimelerde hep seni anlatırken o yazdıklarımı hareketlerime yansıtamadım. Seni o kadar sevdim ki, gün olup bir dost meclisinde aşktan sevdadan bahsedilince senin gözlerin dolacak. O zaman anlayacaksın ki şu yer yüzünde hiçbir fani senin kadar sevilmemiş olacak. İnsan sevildiği için ağlar mı, üzülür mü? Sen, aradan yıllar geçse de ne zaman bir aşk hikayesi dinlesen, ne zaman bir sevda masalına şahit olsan “Ulan bu da sevmek mi, bu da sevda mı, bu da bir şey mi?” diye iç geçirecek, beni ve benim seni ne kadar da çok sevdiğimi hatırlayacaksın. İstemsizce dolacak gözlerin, istemsizce derin bir ah çekeceksin, ama çok derin… Çünkü sen o an anlayacaksın hiç kimsenin senin çok sevilmediğini…
İnsan yarasından okunurmuş. Ve insan insana yarasından dokunurmuş. Biz birbirimizde bir sevda olarak kalamadık, iyi ki olarak kalamadık, keşke olarak kalamadık ama biz birbirimizin artık yarasındayız. İçimizde kapanması mümkün olmayan bir yara, yüzümüzde her halinden anlaşılacak bir hüzün ve hayatımızın geri kalanında derin bir suskunluk olarak kaldık birbirimizde. Ben bunca zamandır her ne kadar becerememiş olsam da bundan sonra suskun olmaya çalışarak geçireceğim günlerimi. Bir mezarlık sessizliğinde, bir hamuşan suskunluğunda, kendi halimde bir inzivam olacak artık. Karşına çıkmamaya özen gösterecek, senden olabildiğince uzak duracak, ömrümün en güzel günlerine ev sahipliği yapan o güzel yüreğinde nefretimin bitmesini bekleyeceğim.
Sen dilediğin kadar yalnızsın artık. Dilediğin kadar mutlu, dilediğin kadar huzurlu ve dilediğin kadar doğrusun artık. Bana bu dünyada cenneti yaşattığın için, her şeye ve herkese rağmen bana ömrümün en güzel günlerini bağışladığın için, o cennet gözlerinle bana ölmeden cennette nefes aldırdığın için, bugüne kadar yaptığım tüm hataları, tüm kusurları, tüm yanlışları affettiğin için, nefessizliğime nefes; darlanmalarıma ses olduğun için… Minnettarım sana! Ben sana gerçekten minnettarım. Nefretin elbet bir gün hafifleyecek biliyorum bunu, elbet bir gün azalacak ve elbet bir gün beni güzel hatırlayacaksın. Çünkü ben her ne kadar nefretini hak etmiş olsam da içimdeki sevdaamın saflığı, büyüklüğü, güzelliği ve gerçekliği bu nefreti hak etmiyor. Dediğim gibi, geri dönüş veya toparlama çabası değil bu. Sadece gerçeklerimi temize çekme, bir dertleşme ki son dertleşme bu…
Ben bir süre kelimelerimden de ayrı kalacağım. Bir süre herkesten ve her şeyden soyutlanıp kendimi temize çekeceğim. Çok ağır bir nefis terbiyesiyle baş başa bırakacağım kendimi. Madem ki büyük bir sevdaydı bu, büyüklüğüne yakışır şekilde davranmaya özen göstereceğim. Senin adın da, hayalin de, sevdan da, varlığın ve yokluğun da artık kırk kat pamuğa sarılı şekilde en derinimde muhafaza altında olacak. Biliyorum daha önce de sözler verdim, tutamadım. Bu defa tutacağım, çünkü senin benden nefret ediyor olman zaten bana bu dünyadaki en ağır ceza. Ne zaman olur ne zaman hazır olurum, ne zaman bir şeyler dökülür kalemimden bilmiyorum ama yine “Çizgili Mavi” olacak kelimelerim. Yine seni yazacağım, sen nefretin azabından kurtulunca okursun umarım. Oku bence, çünkü onlar benim değil bizzat senin. Tamam ben yazdım, ben yazacağım ama sen yazdırdın onları, sana yazıldı ve sana yazılacaklar onlar.
Sana bir ömür mutluluklar diliyorum. Huzur, doğrular, iyilikler, güzellikler ve bütün iyi olan her şey seninle olsun bundan sonra. Bugüne kadar yaptığım tüm hatalar için özür diliyorum. Yaşadığım iyi veya kötü, erdem veya suç, güleç veya hüzünlü her ne varsa hepsi için de minnettarım. Kendine iyi bakmanı, sağlığına dikkat etmeni, seni çok ama çok sevdiğimi unutmamanı, sevdaanın a’larını eşit bölüştüğümüzü hatırlamanı, başka bir evrende seni bekliyor olacağımı bilmeni ve seni gamzenden tanıyacağımı unutmamanı istiyorum. Son söz; beni nefretinle cezalandırma, olmaz mı?
Kal sağlıcakla, hoşça kal…
Çizgili Mavi,
4 Temmuz ‘22
Kayıt Tarihi : 4.7.2022 12:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu sana son mektubum, son haykırışım. Bundan sonrası suskunluk, bundan sonrası çaresizlik... Bundan sonrası çaresiz bir "olsun" kabullenişi...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!