Kıvılcım, yangın ve kül, aşkın kendi kaderi
''Yazı, alın yazısı... Yazan kalem Ezel'den
Görünmez ve silinmez! '' dediğin günden beri
Sözlerin aklımdadır; ey sevgili, tez elden
Güz bitmeden, kapıma dayanmadan zemheri
Mektubu alır almaz, dön sevgili, dön geri
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Harika olmuş sayın hocam, emeğinize yüreğinize sağlık
Insanların saire yaptıgi güzel yorumların neyini beğenmedi ve beğenmeme butonuna bastiniz anlamadim bu başaran insanlari taşlama ne zaman sona erecek siz var oldukça hic bir zaman umarim bu yaziyi okursunuz
Nasıl geçer günlerin yakut tahtlı sarayda
''En son, güz güllerinde, uçuştu kelebekler
Göçmen kuşlar da gitti! '' sitem etsen ne fayda
Yarım kalmış sevdalar umut ışığı bekler
Görünmez bir el eker yarama tuz biberi
Ecel kapıyı çalmaz, dön sevgili, dön geri! ...............// Her yönüyle verilen emeği, titizlikle kaleme alınmışlığı ışıl ışıl yansıtan,duygusu,kurgusu,şiirin tamamına yayılan edebi incelikleri ve konu bütünlüğüyle yine övgülere layık son derece keyifli bir şiir okumanın ,hazzını yaşattınız bizlere..Çok haklı bir tercihle günde zirveye çıkan güzel şiirinizi ve değerli şahsınızı canı gönülden kutluyorum değerli Dr. İrfan bey Üstadım....
Selam,sevgi ve saygılarımla..
Her zamanki gibi ustalık başarı şiirdende öte beste yapılsa dahi yakışır..Saygı sevgi benden yılların kadim dostu İrfan abim..
İrfan Bey,
tebriklerimi bırakıyorum. her zaman ki gibi çok zarif bir şiir.
Günün şiiri seçilen, Son Mektup adlı bu güzel ve anlam yüklü, şiir ötesi şiirinizdeki üstün başarıdan dolayı sizleri yürekten kutlar, şiir dünyasının en yeni incileriyle bizleri buluşturmak dileğiyle, üstün başarılar dilerim.
tebrikler kutlarım saygılar
Kutlarım yürekten sayfamda hocam
Mükemmeldi
''Gamze, gül goncasına; naz, ceylana yakışır
Gerisini sen anla! '' hislerini gizleme.
"Yanağında gamzesi olan ve nazlı bir
ceylan gibisin, daha ne söylememi istiyorsun ki?
Nasıl olsa içimden geçenleri de biliyorsun beni artık anla"..
der gibiydi.
Firaset, iki nevidir:
Birincisi, genel anlamda firaset: Bir takın karine,
alamet ve işaretlerle gizli bir şeyi istidlal etmek ve
vakıf olmak. Buna hikemi firaset de denir. Bu tür
firaset yeteneği eğitim ve öğretim ile geliştirilir.
İkincisi Vehbi firaset: Bu firaset ‘insanın kalbinde
olan şeye muttali (bilmek) olmak diye tarif edilir ve ‘şer’i
firaset’ adını da alır. Müminin firaseti nurani ve vehbi’dir.
Tasavvufta şeyhlerin kalplerde olanı bilmeleri, müritlerini
murakabe etmeleri firaset esasına dayanır.
İlk İslâm kaynaklarında firaset kelimesi, ‘keşf’ ve ‘ilham’
anlamında kullanılmaktadır. İlham ve firaset sayesinde çok
nadir hallerde bazı kimseler bazen geçmişte, halde ve
gelecekte olanı bilirler, başkasının ne düşündüğünü tespit edebilirler.
TEBRİKLER ÜSTADIM
Mektubu alır almaz yola çık; gelirken yolda okursun. Başladığı yerde noktalanmış mektup.
Hayatı da, başladığımız saflıkta noktalayabilmek dileği ile, kutluyorum Sn. Yılmaz
Bu şiir ile ilgili 74 tane yorum bulunmakta