Son Konuğuma Mektup Şiiri - Aziz Nesin

Aziz Nesin
20 Aralık 1915 - 6 Temmuz 1995
68

ŞİİR


511

TAKİPÇİ

Son Konuğuma Mektup

Canalıcıma,
Uykumdayken, kancikçasina baskin verme! Gelince de,
saygisiz konuklar gibi oturup,
yerlesip, siftinip çöreklenme! Seni bir müzmin
tedirginlik olarak derime yapismis,
canima sivismis olarak kendimde duymayayim.
Düsün ki ben seni, varligimin bilincine vardigimdan
beri beklemekteyim.
Bunca zamandir beklenen bir konuga yarasir bir
sayginlikla gel!
Sana olan saygimi yitirtme bana.
Gürültülü patirtili gelme! Kimseler duymasin
geldigini.
Bir sen bil, bir de ben bileyim, yeter.Gelisin,
herkesleri ayaga kaldirmasin.
Tam bana göre, bana uyan bir davranisla gel.
Sessiz, sürdügüm bunca yillik yasamima yarasacagi üzre
suskun, gel.
Çünkü benim için geleceksin, beni almaya geleceksin,
baskalarini tedirgin etmeye degil.
Uykumda birden bastirma ki, bunca yildan beri gelisini
gözledigim en gerçek
ve en son konuguma göstermem gereken saygida bir
eksikligim olma-sin.
Saygiyla ayaga kalkip seni buyur edeyim.
Almak istedigini, sana onurla kendim sunarak vereyim.
Bir yasam boyu çektiklerimi az bulup, bana bir de sen
çektirmeye kalkma!
Her ne çektimse hepsine güleryüzle katlandim, onlari
salt kendim bildim.
Üzünçlerimi kendime sakladim, sevinçlerimi el'le
bölüstüm.
Sonum da böyle olsun isterim. Bilirim güçlüsün.
Kimselere egilmemis basim,
senin önünde egilebilir, ama bunu bana yaptirtma! bana
yasamimi yadsitip,
sonumda beni kendimden utandirtma!
Senin amasizligindan böyle bir yigitlik bekliyorum,
bana önünde bas egdirtme.
Güleryüzle gel, gülümseyerek karsilayayim seni...
Dimdik yasadim, sen de beni dimdik kucakla, al götür.
Pusu kurma, arkadan vurma.
Ayakta karsilasalim soylucasina... Öyle çelebicesine
gel ki,
seninle gitmek için istekleneyim.
Senin gelisinle ikimizin birden gidisi bir olsun.
Simdi var, simdi yok olalim.
Bekletme beni.
Elini çabuk tut.
Her sey birdenbire olsun.
Sen öyle bir kesin gerçeksin ki, sana yalan da
söylenemez.
Bütün yasamimda çagdaslarimdan hiçbirini
kiskanmadigimi bilirsin;
iyi yürekliligimden degil, hiçbirini kendimden büyük
görmedigimden...
Yine bilirsin, yaptiklarimla da, yapmayi tasarlayip
dahaca yapamadiklarimla da böbürlenirim.
Bana verdigin mühlet içinde, tasarladiklarimi
yapamadimsa, evet, suç kim-senin degil, benim...
Bu ceza yeter bana; çünkü acisini duyanlar için
cezalarin en agindir.
Herkes gibi ben de seninle ilk ve son olarak yalniz
bikez karsilasacagim.
Bu karsilasmamiz, nerede, ne zaman, nasil olsun diye,
zaman zaman çok degisik istekler geçirdim
içimden.Kahraman olmak istedigim dönemlerim
oldu.Kahramanlar ilk savaslarinda ölmeyen,
son savaslarinda sag çikmayanlardir.
Seninle son savasimda karsilasmayi istedim bir
zamanlar.Savasin bir yasam boyu sürdügünü,
yasadikça sonu olmadigini bilmiyordum.
Sonsuzca süren bu savasimin öyle bir yerinde gel, öyle
bir güzel gel ki,
sana gülümseyerek elimi uzatip, 'Merhaba! '
diyebileyim.
Bir zamanlar da, uzun uzun yasayip bitkisellige
dönüsmeyi, bitkisel yasamimda gelisini bile bilmemeyi
istedim. Simdiyse, ne kahramanlik gösterisinde, ne
bitkisel bitikligimde gelmeni istiyorum. Dilersen, en
beklemedigimi sandigin zaman gel. Beni hiç
sasirmayacaksin, çünkü hep aklimdasin, beynimde bir
kiyma gibi... Korkmadan bekliyorum, gel!
Nice yasadimsa, seninle basbasa, disdise dögüstüm.Pek
çok kez yen-digim de, yenildigim de oldu.
Canim ki en kutsal olan her seyim benim, onu elbet
bana yakistigi gibi, ayakta, saygiyla,
yigitçe vermek isterim; teslim olmadan...
Bir armagan gibi vermek canimi!
Sen de yenigin kalemini ki o kalem hep kiliçti-
teslim alirken iki elinle basinin üstüne saygiyla
kaldirarak al beni!
Lekesiz, ariduru, yasami süresince hep kendi kendini
aritan bir cana,
saygili ol, benim sana saygili oldugum gibi.
Kimselere demedim, sen de kendine of dedirtme bana.
Ne kahramanlikta, ne bitkisellikte, iste simdi oldugum
gibi bir sira, elimde kalem,
önümde kâgitla daktilom, böyle bir zamanimda gel!
Istersen gece, istersen gündüz, istersen yazin,
istersen kisin gel; kapim da,
yüregim de her zaman açik sana!
Yeter ki, kendi gözümde kendimi küçültme bana,
kimseden su istetme, yardim diletme bana...
Seninle yigitçesine dögüsmedim mi? Bunlari istemeyi
haketmedim mi?
Bana ille de of dedirtecek isen, hiç olmazsa bunu
ikimizden baskasi duymasin.
Bunca yil durmaksizin karsi karsiya savasmis iki
savasçiyiz.
Üstelik benim savasim, seninkinden çok daha
yüceydi.Çünkü sen, sonunda nasil olsa utkunun
senden yana olacagini biliyordun.Oysa ben, sonunda
nasil olsa yenik düsecegimi biliyordum.
Yenilecegimi bile bile, ama hiç yenilmeyecekmisim
gibi, beni yenecek olanin üstüne üstüne
varmadim mi? Bir an olsun korktum mu ya da kaçmayi
düsündüm mü?
Birazcik daha yasayabilmek için, birazcik daha iyi
yasayabilmek için, bunca güzelim
bu yeryüzü ugruna bile, sana bir kirpi ödün verdim mi?

Yasamayi haketmeye çalistigim gibi, ölümü de haketmek
istiyorum
Bu hakki bana tani? Çünkü, bu sonsuz güzellikler açan
güzelim dünyaya;
ben de gücümce güzellikler katmaya çalistim.Bir güzel
ada, atlasta görünmeyecek denli
küçük diye yok sayilabilir mi?
Benim katkim da atlasta görünmeyecek denli küçücük
olsa da var.
Ne mi yaptim?
Ortaçag simyacilari tasi altina çeviremedi.Ama ben bir
simyaciyim,
gözyaslarimi gülmeceye çevirerek dünyaya sundum.
Saygiyla gel, bekliyorum.

Aziz Nesin
Kayıt Tarihi : 21.7.2003 07:36:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra

    Sonum da böyle olsun isterim. Bilirim güçlüsün.
    Kimselere egilmemis basim,
    senin önünde egilebilir, ama bunu bana yaptirtma! bana
    yasamimi yadsitip,
    sonumda beni kendimden utandirtma!
    Senin amasizligindan böyle bir yigitlik bekliyorum,
    bana önünde bas egdirtme.
    Güleryüzle gel, gülümseyerek karsilayayim seni...
    Dimdik yasadim, sen de beni dimdik kucakla, al götür.

    Kimselere eğilmemesi güzelde başın,
    Seni almaya gelen fermanla gelir,
    İnanmadığına yalvarışın,
    Çelişki değil mi?
    Ferman sahibine baş kalıdırışın.

    Cevap Yaz
  • Güngör Uslu
    Güngör Uslu

    ** Ölümden gafil çok...**
    **
    Yirmi dokuz gül Nisan, sene iki bin on,*
    Selamünaleyküm can, Perşembe belki son.*
    **
    Nasıl yaşarsan öyle ölürsün be Aziz,*
    Nasıl ölür öyle dirilir, acır leziz.*
    **
    Dinle bu aşk masalı, bir düğün anısı,*
    Bil ki Adem'den beri, dün ve gün anısı.*
    **
    Rabbini yâr bilene, ölüm yâr düğünü,*
    Dünyayı seven kula, ölüm nâr öğünü.*
    **
    Ölüm Hak ve muhakkaktır bir gün gelecek,*
    Kader bu,”Her nefis O'nu tadıp ölecek”.*
    **
    Ne bir an önce, ne bir an sonra geç kalmaz,*
    Can alıcı emir kulu, tavassut olmaz.*
    **
    Azrail bakmaz ün ve şan'a yalvarman boş,*
    Mülkün çokmuş peh, istersen sağa sola koş.*
    **
    Hak takdir emreder, emir demiri keser,*
    Ölüm ansız gelir bir muhalif yel eser.*
    **
    Can boğaza gelir ve zaman artık durur,*
    Dilin damağa yapışır ve ağız kurur.*
    **
    Can alıcı görünür, o an perde kalkar,*
    Sekerât vaktidir, o an şimşekler çakar.*
    **
    Öz yanar, göz bulanır bir damla su dersin,*
    Bazen kolay, bazen zor, bu an sona ersin.*
    **
    Gözler faltaşı gibi, münkir yüz morarır,*
    Alın, burun terler mü'minde yüz ağarır.*
    **
    Bazen mevt, tereyağından kıl çeker gibi,*
    Bazısında mevt, gırtlaktan kök söker gibi.*
    **
    Ve paydos denir, senden sonra tufan olmaz,*
    Diz tutmaz bel bükülür, sanma gül yüz solmaz.*
    **
    Güçlü dikler eğilir, iki seksen uzar,*
    Artılar eksi olur, kim geç, erken bozar.*
    **
    Kara toprak gör ki, gaddar Cengizler yedi,*
    Mülke mağrur Karun, cabbar engizler yedi.*
    **
    Şah Süleyman'a kalmadı şu fani dünya,*
    Niceler dedi, “Şu hayat meğer bir rüya.”*
    **
    Ölümle uyanırsın, bir gün kan uykudan,*
    “İş işten geçti” denir, kurtul can kurgudan.*
    **
    Çamur sıçrasa paçana üzerdi pek çok,*
    Ölüm yayı gerilir, vurur seni tek ok.*
    **
    Hani kuş tüyü yatak, yün ve ipek yorganın,*
    Teneşir sert tahta, incinir her organın.*
    **
    Soğuk ve sıcak demez, gassalın su serper,*
    Kim duyar feryadını, istersen kork, ürper.*
    **
    Çok takım elbisen vardı, gömlekler renk renk,*
    Şimdi giysin bir kefen, istersen eyle cenk.*
    **
    Beş arşın yakasız, kolsuz gömlek giyersin,*
    Son yolculuktur bu, artık ne içer, yersin.*
    **
    Hani beğenmezdin “ah şu evim dar” derdin”
    Beytin şimdi dar bir tabut, ahir can verdin.*
    **
    Bindiğin tahta at, rütben artık bir nefer,*
    Omuzlar dört kişi, başlar artık son sefer.*
    **
    Refakat eder sana eş ve dost ,varis yâr,*
    Anlarsın gerçek dostu, kim sana halis yâr.*
    **
    Görünür sessiz şehir, üç arşın çukur ev,*
    Mezara uzatırlar, başında okur nev.*
    **
    Bir kabre girersin sonra toprak serpilir,*
    Ardından bir kova su, üstte taş tepilir.*
    **
    Bir bir geçer gözünden hayatın filim gibi,*
    Faş olur sır ayan, mematın ilim gibi.*
    **
    Kabir sorgusu pek ağır, çok çetin geçer,*
    Her sual deler kalbi, ok metin geçer.*
    **
    Ve sarar gül bedenini, toprak ve çamur,*
    Hani sanırdın şu ten, karılmış gül hamur.*
    **
    Tiskindirirdi sinek, kurtçuk ve böcekler
    Misafirin onlar hep, oynaşır köçekler.*
    **
    Lime lime olacak, bak şu gülce tenin,*
    Ağla ve inlesen boş, kim duyacak enin.*
    **
    Marifet, Ölüme hoş geldin demek ne hoş,*
    Hazır olmak her an, hayırlı emek ne hoş.*
    **
    Aşık Uslu uyan can, kapıyı çalan var,*
    Ölüm davetsiz misafir, gafil olan var.*
    **
    Âşık Uslu 29.04.2010 – 05:57 Samsun
    (Zübeyir Güngör Uslu)

    Cevap Yaz
  • İlk Benn
    İlk Benn

    'Düsün ki ben seni, varligimin bilincine vardigimdan
    beri beklemekteyim.
    Bunca zamandir beklenen bir konuga yarasir bir
    sayginlikla gel!
    Sana olan saygimi yitirtme bana. '
    Ah usta Ah..nerde şimdi saygıyı bilen baş eğilecek can...
    Saygılar...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Aziz Nesin