Bir yolcu bekler bu son istasyonda
Bekleşir ardında bir sürü seven
Ağıtlar yakılır
Dualar edilir
Hazin hazin sallanır mendiller
Bir tiren kalkar bu inilmeyen istasyondan
Bir ağıt
Bir çığlık
Bir hıçkırık sesiyle
Gider sonsuzluğa nazlı nazlı
Bomboş kalır
Ufka uzanan eller
Bir rüzgâr eser deli dolu
Yağmurlar yağdırır
En kuru pınarlardan
Alıcı kuşlar gibi
Döner bir kara bulut
Nelere gebe kim bilir
Akıbet ne gösterir
Gazap ve rahmet yan yana
Bir film şeridi canlanır
Canlanır hatıralar
Meğer neler de sığarmış
Kısacık bir ana
Kar düşer mor dağlara
Yaprak yaprak ağlar ağaçlar
Soğuktan ayazadan
Solar rengi yemyeşil kırların
Kurur çiçekler dallarında
Beli bükülür zamanın
Tutmaz olur ihtiyar dizleri
Son nefesini verirken güneş ufukta
Kararır gökyüzünün
O masmavi gözleri
Bir yolcu bekler bu son istasyonda
Bekleşir ardında bir sürü seven
Gözler yaşlı
Yürekler buruk
Sözler boğuk
Açılan şu kapıdan girdi mi içeri
Artık her şey biter faniliğe dair
Yeniden başlar çok şey
Hayat
Acı
Umut
Ve sair
Gidenler gider
Dönmez bir daha geri
Bir fasıl sonra
Gidenleri özleyenlerin ardından
Yeni yolcular bekler bu istasyonda
Belki de buluşurlar
Eskiler ve yeniler
Donmuş bir zamanda
Bambaşka bir mekânda
Çok uzaklarda öz yurdundan
18.03.2010 / ÇORUM
Halit YıldırımKayıt Tarihi : 18.3.2010 14:41:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Halit Yıldırım](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/03/18/son-istasyon-10.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)