Son yirmi dört saatimin içindeyim
Annemden kilometrelerce uzak Sivas elinde
Sesini duymayalı bir hafta olmuş, görmeyeli dört ay
Sevdalarım vardı kendimce giderken, haykırmak istediğim
Ama söylemeyeceğim hiçbir şey, kimsenin aklı bende kalmasın
Öyle sessizce gidiveririm ben, sırlarımla, sevdalarımla
Siyah gömleğimi giydim, siyah takımımla ve iskarpinler altında
Cebimdeki tüm parayı aldım yanıma, köşedeki ilk taksiye Ankara’ya dedim
Pazarlıksız kaça giderse, gerisiyle kontur aldım ne kadar ederse,
Gecenin karanlığında son yolculuğuma çıktım, defalarca gelip gittiğim yollarda
Yol boyunca aklıma kim gelmişse aradım, sebepsiz helallik aldım sadece
Ve artık buralarda olmayacağımı, herkese hakkımı helal ettiğimi söyledim tüm gece
Yozgat, Kırıkkale, Elmadağ yol çabuk geçti, ömür de tükenmeye başladı,
Evime vardığımda sabah kahvaltısı yapılıyordu, hiçbir şey söylemedim
Son kez annemin çayını içtim, son kez babamın yanında diz çöktüm
Köyümüze gidelim dedim, ben ölüyorum, ayrılık bendenmiş
Çıktık bir suskunlukta ve annemim hıçkırık seslerinde
Polatlı’ya, Karaahmet köyüne gittik, benim köyüme
Rüyalarımda hep gördüğüm eski tahta kapıdan girdim sessizce
Boynuma sarıldı babaannem, dedemin elini öptüm,
Mezarım kazılsın, ben gidiyorum, öylece oturdum bir sedire
Yavaş yavaş emmim dayım geldi, halam teyzem
Bir şey söylemedim helallik aldım sadece
Anneannem ve diğer dedem geldi, dedemin elini öptüm,
Anneanneme sarıldım dakikalarca, göğsüne basarken beni koca ihtiyar
Ağlıyordu ben gideydim diye, gözyaşlarını sildim; mukadderat dedim zor bela
Duydum ki mezarım kazılmış bu arada, bir abdest aldım, bir Kur’an
Mezarıma gittim, oturdum başına; toprağının kokusunu çektim içime
Dua ettim Kur’an okudum saatlerce, ağladım kendime bir yabancı gibi
Mezar tahtalarımı istedim, baktım tek tek; bunlar benim dedim ebediyen
Köylüyle sıradan tokalaştım helallik aldım kendi ağzımdan
Evime gittim tekrar doğduğum eve, sıla-i rahmime, ömrümün başladığı yere
Herkesin ellerinden öptüm, kefenimi istedim elime, kimse bakmazken yüzüme
Bir matemde sesler hıçkırık oluverdi, doğduğum odaya gideceğim dedim
Abdestimi tazeledim, bir elime kefenimi, bir elime Kur’anı aldım
Vardım doğduğum odanın kapısına, anama sarıldım son kez, ağlama dedim
Öptüm defalarca, doyulmazmış anaya, içime akıttım gözyaşlarımı
Öldüğüme değil, anamı üzdüğüme yandım
Ellerim ayrılmadı anamdam, ondan başkasını görmedi gözüm
Odaya attım kendimi girmek istediler, anam bırakmadı beni
Bırakın, bırakın, bırakın beni halime
Diz çöktüm kıbleye doğru, Kur’an okudum biraz, ardından iki rekat namaz kıldım
Allah’ın bana tattırdığı tüm nimetlere acizane şükür niyetinde
Gözümü ilk açtığımda duvardaki halıda gördüğüm geyiklere baktım
Tüm dünyayı gezsende doğduğun yerde ölmek nasipmiş dedim
Sekeratımda zorlanmamak için kelime-i şehadet getirdim defalarca
Senden geldim sana dönüyorum ya Rabbi, affeyle günahlarımı
Kapandım secdeye Azrail’imi bekledim son anlarımda…..
İSMET KARAKAYA
Kayıt Tarihi : 21.5.2009 06:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!