I
Son gelenler gittiler en son azığımızla,
Türkümüzü susturduk kendi dudağımızla.
Ne sen beni anladın ne ben anlatabildim,
Ne saatlerimiz durdu, ne seni tutabildim.
Kurşun olup vururken ne varsa düne ait,
“Gelsen” desem, ne gecen ne gündüzün müsait.
Ecel şerbeti içtik tutuşan ağzımızla,
Son gelenler gittiler en son azığımızla…
Bir pervane misali etrafında dönerken,
Hasretin en katmerli ateşinde yanarken,
Yeşil dediğin meğer zeytinin yeşiliymiş,
Ellerindeki eller geçmişinin eliymiş.
Bir kor daha eklendi yüreğimin harına,
Bir taş daha konuldu mahbesin duvarına.
Güneş doğduğu yerde yavaş yavaş sönerken,
Bir pervane misali etrafında dönerken…
O yıldızlar düşmemiş meğerse gözlerinden,
Hala eski şiirler dökülür sözlerinden.
Ne seni çözebildim, ne suyu ne de ayı,
Çözemedim be gülüm, yaşadığın dünyayı.
Ben değil, inan sendin mazide tutuklanan,
Geçmişinde yaşayıp, geçmişinde saklanan.
Yıllar döndü, dönmedin eskiyen yazlarından,
O yıldızlar düşmemiş meğerse gözlerinden…
II
Kendi ayak izlerim bir gün yitirir beni,
Yitik/sin’in taşına elbet götürür beni.
Şu yorgun semazen ki; yine narında döner,
Son demimde ışığım bakışlarında söner.
Şimdi güldüğün şiir yarın dokunur elbet,
Bugün okumadığın okunur ilelebet.
Dinmeyen bu fırtına alır götürür beni,
Kendi ayak izlerim bir gün yitirir beni.
Elbet anlayacaksın, inan ki biliyorum,
Gülüm, senin gittiğin yollardan geliyorum.
Çiledir ıstıraptır -kıyamam- kaybolursun,
Aradığını değil cellâdını bulursun.
Anılar küser sana, fotoğraflar sararır,
Dün “Biz”imle şenlenen pencereler kararır.
Sitem değil yazdığım, sadece inliyorum,
Bir gün anlayacaksın, inan ki biliyorum…
III
Son gelenler gittiler gittiğini sanarak,
Gittiler karanlık bir rüyaya aldanarak.
Ve gittiler kökünden kırılan bir dal gibi,
Gittiler anılarda sızlayan melal gibi.
Gittiler çiçeklerin kokusunu alarak,
Gittiler maveranın esrarına dalarak.
Gidenlerin ardından bir müptela ben kaldım,
Tükenen takvimlerde cana bela ben kaldım.
Ben kaldım gecenin kan boyanan renginde,
Ben kaldım son selanın inleyen ahenginde.
Gittiler giderlerken aldılar baharımı,
Gittiler giderlerken unuttular adımı.
Gittiler gökkubbede kaybolan hilal gibi,
Ah gittiler duraksız, menzilsiz bir yol gibi.
Gittiler o bir anlık tebessüme kanarak,
Son gelenler gittiler gittiğini sanarak…
24.07.2013/Edirne
İrfan ÖzcanKayıt Tarihi : 24.7.2013 13:00:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hedefini bulmayan kırık dökük bir oktu. Ben hiç şiir yazmadım, yazdıklarım mektuptu...
![İrfan Özcan](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/07/24/son-gelenler-gittiler.jpg)
Yitik/sin’in taşına elbet götürür beni.
Şu yorgun semazen ki; yine narında döner,
Son demimde ışığım bakışlarında söner.
Şimdi güldüğün şiir yarın dokunur elbet,
Bugün okumadığın okunur ilelebet.
Dinmeyen bu fırtına alır götürür beni,
Kendi ayak izlerim bir gün yitirir beni.
Elbet anlayacaksın, inan ki biliyorum,
Gülüm, senin gittiğin yollardan geliyorum.
Çiledir ıstıraptır -kıyamam- kaybolursun,
Aradığını değil cellâdını bulursun.
Anılar küser sana, fotoğraflar sararır,
Dün “Biz”imle şenlenen pencereler kararır.
Sitem değil yazdığım, sadece inliyorum,
Bir gün anlayacaksın, inan ki biliyorum…
Sayın Özcan mükemmel bir esere imza atmışsınız...Kutlarım, tebriklerimle...
TÜM YORUMLAR (2)