Son Eşik Şiiri - Turgay Adlım

Turgay Adlım
37

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Son Eşik


Duramadım, çünkü çağrı son kez çaldı içimde.
Kapımda duran ferman, ömrümün mühürlü nüshasıydı.
Başımı eğdim, sükûtla geçtim o eşikten,
Ruhuma sunulan şarap, ezelden döküldü bir sâkinin elinden.

Biz iki yabancı, yanan pervaneler gibi döndük,
Mekân sönünceye dek aşkın kandiliydik gecede.
Zaman, eski bir makas gibi kesti gölgemizi yerden,
Firak, yavaşça taşıdı bizi, unutuşa doğru.

Yol, geceye saplanmış bir çelik kama gibiydi,
Bizse, yıldız tozundan savrulmuş iki sessiz damlaydık.
Aşağıda, çocuklar kumdan rüyalar kuruyordu hâlâ,
Biz ise o dünyadan geçip, gözlerimizi yummuştuk.

Güneş, altın bir tepsi gibi yuvarlandı ufkumuzdan,
Üzerime düşen çiğ, onun son bakışından kalan bir hatıraydı.
Bu fani bedenin gömleğini usulca sıyırdım,
Artık beni saran yalnızca sırlarla dokunmuş bir nefesti.

Durduk, son istasyonun taş eşiklerinde,
Ne dünyaya aittik ne öteye – arada, bir bekleyişin tam ortasında.
Duvarlar sabırdan örülmüş, sessizlikse
Mahşeri bekleyen bir mektuptu açılmadan duran.

Takvimler döküldü, rüzgârda sararmış yapraklar gibi,
Ama o an, içime kazındı ateşten bir mısra.
Küheylanların uzak nal sesleriyle çarpıyordu kalbim,
Ve ben, Hüma kuşunun göğsünde bıraktım son nefesimi

Turgay Adlım
Kayıt Tarihi : 14.6.2025 15:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!