Çivinin çıktığı yerde
Pusuya yatmış çocukluğum
Başımı kaldırsam sandık dolusu mazi
Faraziydi oysa yaşam
Kim yaptıysa bu kaldırımları
Nasıl ayağım takıldı,
O gün bu gündür özür diliyorum
Geride kalanlardan
Hiçbir aşk ölümsüz değildi
Seni tanımadan
Beyaz manolya koparmıştım
Sahipsiz ve yaşlı bir daldan
Kokladım
Gülün ömrü çürüdü
İki kaş arasını seçtim yaşamak için
İki taş arasına uzandı gölgem
Budur son durumum
Bu şehrin ağzı torba
Tüm taşladığım şeytanları
İçine doldurup büzüştürdüm
Önümde tarih gömücü bir güruh
Bu yüzden kalmadı
Ruhuma el-aşk okuyacak biri
Yalana şerbetli sevgili
Güllerimin yapaylığı
Aşkına yakışacak başka çiçek olmayışındandı
Bir masanın en çok iki ucu kanardı
Boğazımdan geçerken
Telef olmuş bir gençlikle
Tek kadehte boğulan kimsesizlik
Ve en güzel göz içime bakandı
Artık kalbim çivi izi
Gömerdim kendimi bir şişeye ama
Aşkıma yakışan bir ölüm olsaydı
Şimdi bütün sevişmeler cilalı
Ve bütün piyonlar üç numara tıraşlı
Avazımda keşmekeş bir şehrin tozu
Ne yana dönüp seslensem
İçimde cinnetin yankısı
Önümde bekleyenlerden de özür dilerim
Lakin ‘’en-el aşk ‘’ diyecek gücüm kalmadı
Kayıt Tarihi : 28.2.2008 20:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İki taş arasına uzandı gölgem
Budur son durumum
Gitme bir daha, kal buralarda!
Sevgimle:))
TÜM YORUMLAR (3)