Çukur ne kadar derinse,
O kadar değerlidir aydınlık.
Sevda dahil falan değil ayrılığa,
Sanki ömür çok uzunmuşçasına,
Mecbur muyuz bazı kimisine?
Gözün bir de alınmışsa karanlığa
Kendinden dostlar yaparsın kendine.
Mutluluk vaatleri,
Düşüncesiz kararlar,
Saçlarım ağırınca mı bulurum doğruyu?
Kalkacağını biliyorum.
O yüzden iyi oldu düşmen.
Diplerin sonundayım belki,
Belki göremiyorum ışığı,
İnsanlarım üzülmesin diye gülüyorum.
Gülüyorum, insanlar gülmese bile.
Sırlar parçalar, kaburgalarımdan fışkırır,
Mazimin irin kaplı aptallıkları.
Akşam vakti susar selalar,
İçimdeki ölümlerden habersiz...
Bir gün yetmez ölülerin naaşına,
Bir yıl yetmez!
Belki yaşarım bu yarayla.
Mecburiyetler mutsuz kılsa da,
Daha mutsuz olmaktan sakınıyordur belki.
On üçüncü ayı beklemek gibi
Sökerken diktiklerimi ellerim kanar
Diyorlar, kabuk bağlar elbet yaran
Kanamamasını isteyen kim?
Güneşin doğuşu,
Ayın gösterisi,
Değersiz gelir artık.
Susmuyor ki konuşayım,
Sus da dinlen!
Diyorum.
Laftan da anlamam ben.
Nasıl yapacağız bilmiyorum.
Korlara şekil vermek,
Zor olmamalı bu kadar.
Kalbi taşa çevirmek,
Zor olmamalı bu kadar.
Işıksızım, ışıksız!
Martılar bile dalga geçiyor sabah sabah,
Bir canım var benim.
Hakkını vermem gerek, gideceğim!
Dönemeyeceğim, isteyeceğim çok!
Bile bile gitmek istemek,
İşte bu!
Zor olmalı, candan can,
Ağaçtan dal,
Anadan evlat koparmak gibi!
Beyaz tenin aydınlatır günahlarımı,
Bilinmez bakışlarımı,
En tenha yollarımı,
Aydınlatır, yapma...
Defol!
Sadece olmamış olsun aşk!
Merhametten yoksun bir tanrı,
İyi bilir katilimin sen olduğunu
Zehir zemberek yutkunuşlarım,
Düğüm düğüm manasız kalışlarım.
Kendimi tanımıyorum.
Senden tanırdım beni.
Seninle olmuyor, sensizliği bilmiyorum daha.
Boğazımı sıkıyor elim,
Artık konuşmak istemiyor gibiyim.
Yıldız kaymıyor diye dilek tutmuyor değilim,
Çünkü kayarsa bir yıldız,
Bir yıldız sönecek benden.
Seni istemiyorum.
Kopuyorum çatırdayarak,
Vakti yaklaşıyor ayrılığın,
Çünkü gülmüyorsun.
Susacağım artık efendim!
Benim gibi olursam olmuyor, tamam anladım!
Yontmaya mecalin yok, anladım!
Yaşlanacağın bir dert değil de,
Yaslanacağın bir omuz olsaydım...
İmkânsızdır artık aşk.
Bir kaşık şurupla sarhoş olmak kadar.
Ve bir o kadar da anlamsızdır hayat.
Bıraktım seni, bilmem kaç kişiye,
Bıraktım seni nefes alacağın bensizliğe.
Tutamam.
Tutamam seni, yanıyor ellerim!
Susamam bir yandan.
Duramam, zincirlerin yetmiyor!
Eğdim ben de boynumu,
Körelttim bıçaklardan keskin dilimi,
Yetmedi.
Hangi boşluk ellerimi dolduracak kadar güçlü?
Hangi yokluk acıtmaz beni babam gibi?
Tutup çekme kolumdan!
Bırak sevinsin senarist, bırak ağlayayım!
Deli gibi sevişiyorum içimdeki acıyla,
Dudaklarım eriyor, parmaklarım uyuşuyor,
Nihayet yüzüm gülmüyor!
Mevsim artık sonbahar,
Mevsim artık hep sonbahar!
Bir daha ekemem çiçek böcek.
Not kalacak bir,
Seni suçlayan.
Gözyaşların firar edecek,
Güneş doğmayacak sonra,
Günler gün olmayacak.
Bu yaptığım yanıma kalmayacak.
Sırtımdaki soğuk zemin,
Çare bulmayacak yürek yangınıma!
Hortumla yıkanırken bedenim,
Çare yok ayrılığa!
Yerim yokmuş,
Olur belki bir zamanda,
Belki bir sonraki hayatımda,
Mecburiyet kavramı olmaz,
Sırf benim hatrıma.
Kayıt Tarihi : 24.7.2023 02:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!