Son celse Şiiri - Erdoğan Taşçı

Erdoğan Taşçı
14

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Son celse

Bitiyorum ben
Bu gidişte dengim yok
Bende ağır bir yük,
Yolda iki ayrı güzergâh
Nere deme sevgili
Nere kaldı ki gidilecek
Hayat için hep aynı sebep biliyorum
Aynı yolu
İki kere geçmekti hayat
Ve bu yasaya karşı
Usulsüz bir kaçıştı sevmek
Her sokakta bir pabuç
Her günah için ayrı bir beden
Baştan vurulmuştu kelepçe
Baştan çizilmişti harita
Dili damağı ıslatan
Birkaç sözdür geriye kalan
Oysa ne şarkılar unutur
Nede nağmeler
Kırık notalara yüklenir
Bütün hakikatler
Cabalar
Efsuna boğulmuş
Bir eylüldür aşk
Bakışmaları çekip alır
Kırpar her kareden kirpiklerimi
Sevgili elbet bir gün
Yolun düşer gözlerime
Vaatte verilmiş
Aldatılmış, kirlenmiş düşlerime
Elbet bırakırsın kendini bir gün
Bin türlü ahla
Unutmadım ey sevgili
Yarımı
Can iken bedende
Cananımı
Unutamadım
Bıraktın mecalim derdimdi
Bir ömür havzasına
Yavaş yavaş doldu
Eylülde kınsız
Baharda yarsız
Zamanda darma dağın
Bıraktın
Bitiyorum ben
Bu gidişte dengim yok
Bende ağır bir yük
Yolda iki ayrı güzergâh
Nere de sevgili
Geleyim de, ne olur de. De! (1)

Sesin kalmayınca kulaklarımda
Bir çığlık galeyana veriyor ortalığı
Bitmez tükenmez bir şiir başlıyor ansızın
Gece yüzden sökülen makyaj gibi
Silip atasım geliyor maziyi
Olsaydı görseydi halimizi Müjdat
Ne dayanılmaz olurdu feryadı
Ne acı olurdu
Keremler yunuslar bilseydi
Kul yanımızı
Perdeler açılmazdı hiç!
Bebeklere neni ile mani söylenmezdi
Bir ol deseydi Allah
Çocuk yetim büyümezdi
Sevgili
Bu mübadil türküsü yaktı bitirdi beni
Soğuk taşlar altına attı gölgemi
Bir hatır ki sineme
Ben hep bekliyorum
Kubbelere âmin dedirten bir duayla
Bekliyorum
Sen olunca beklenen
Âmin denmez mi?
El açılmaz mı sonuna kadar
Gel bir çift turna selem söyler
Perşembenin demiyle gel
Gecenin rengiyle gel
Yolun açıktır her daim
Ey uğruna cehenneme meftun güzel
Gelmedin gelmiyorsun
Sabır taşım çatladı
Sevgili
Bu yüzden dağlar büyüdü
Yollar uzadı önümüze
Yolcuya gitmek yakışırmış
Kalana susmak
Ben sustum
Gök ehli ağladı
Kollarımı bağladım bir yana
Bekledim sessiz sessiz.
Kimse inanmıyordu kıyamete
Oysa ben kıymet vermiştim
Haram olsa da ben sevmiştim
Bu yüzden
Sırf bu yüzden
Âlem düştü hayrete

(2)

Bir entariye bağlanmıştı hayat
Süzülüp düşüyordu
Kayıyordu üstümüzden
Çekip alıyordu köklerini sevdanın
Ehlinden muştusunu alırken
Can veriyordu şair
Kimse bilmiyor
Kimse hissetmiyordu
Azade yürek yanıyordu
Ve bekletilen son söz
alel acele yıkanarak
Cümlelerden silinip
Haybeye atıldı!
Gözler bir gidişin esiriyse
Aşkta hicranda
Şairin giydiği kefendi
Şair sırrını musalla taşına bıraktı
Ancak ve ancak ölüm taşıya bilirdi
Çünkü son görüş bir asırdı
Hilkatin bitiği andı
Keşkeler tutuştu yandı
Sana uzandı ya bakışım
Hiç bu kadar korkak değildim
Bakamadım suretine
Gül benizlim dedim
İki dudak arasına gömdüm seni
Kimseye bırakmadım
Son kez celseye durduk ya
Bir daha doğrulmadı gözlerim
Ötesi ve sonrası yoktu
Üryan kaldım düşlerime
Hiç saydıklarım bir yana,
Aşk, acı, nefret
İhanet mektubunda yazılanlardı bunlar
Kendimi gösteremem!
Ben bittim!
Ben gitmeden
Bırakmadan gözlerimi toprağa
Kimse bilmemeli incinmiş yanlarımı
Senfonilere kurban giden çığlıklarda,
Kimse duymamalı artık sesimi
Sevgili,
Nede yakışıyordu gitmek sana
İçinde varken o cesaret
Lazımdı, sana gitmek
Sana hitaben
Bir kefeye koyamam sözleri
Ayrı bir şehirdin günlümde,
Yağmalandın yalan yok (3)

Sen geçmişten gelen korku,
Adıma yazılmış bir ihanet mektubu
Sen! İçimdeki derya,
Aşk beni terkin eyledi mevlaya
Şimdi bülbülün tasasında nefes gibiyim
Kimseden yana medetim yok,
Dünya içinde kendime
Kafes gibiyim
Yaktın kor alev gözlerinle bir ateş,
Dumana vermeden
Beklettin yıllarca cesedimi görmeden
Darağacında iki satır fermana kul ettin
Ha biraz sonra ha şimdi
Ben bekliyorum sevgili
Erteledim bütün gidişlerimi,
Kırbaca verdim düşlerimi
Bütün bunlar vakitsiz yaşlanmaktan,
Vaktim yok yaşamıyorum
Tarafsız gidiyorum yoluma,
Soluksuz tırmanıyorum belliğime
Şu vakit titreyen ellerimin
Seyrinde bütün yollar
Gine güdüyor içimi lanet,
İçimden gidiyor içim
İstidacımdan yana olsun ki bir sual
Vuslattır diyicim
Riyadır diyicim
İşte böyle mubah
Sevmek
İşte böyle imkânsızdır diyicim
Rüzgârım yok sevgili
Bu gidişim usulsüz,

Gel bir çift turna selem söyler
Perşembenin demiyle gel
Gecenin rengiyle gel
Yolun açıktır her daim
Ey aşk
Tenin soluk
Dengin poyraz
Yüreğin haindir senin
Bilirim yarım sayfa sevdalar
Ne ocaklar tükettin sen
Şimdi sarpın dibinde
Zulanda hapis
Aslılar Leylalar (4)

Erdoğan Taşçı
Kayıt Tarihi : 11.10.2008 16:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


hani ahmet usta der ölüm kapını çalanda ahlar kurtarmaz seni ölmeseydi de ahıma darb olsaydı yüreyi

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Erdoğan Taşçı