Hazan mevsiminde,yapaklar savrulurken rüzgarla,
Tüm hafifliğinle yükseleceksin semaya
Son ağırlığını taşıyacak omuzlar
Son alkışlar son şiirini fısıldayacak dudaklar
Herkes geçecek bu yoldan,kalmadı ne Fatih ne Yavuz’lar.
Güneşin kızıllığı mora dönüşürken,
Yürekler sarsılacak haykıracak neden gittin?
Kıyıları dövecek deniz hırçın dalgalarla
Boynu bükülmüş yarin,sevdiklerin,
Yarınlara gebe kalacak hüzünlü bakışlarla
Bir iki,üç kürek ellerde,
Üst üste atılır toprak üzerine nefesle,
Acıtırcasına sarılır bedenine hevesle,
Herşey çözülmeyi bekleyen bilmece,
Kimi gerçek kimi yalan dükülür gözlerden yaşlar sellerce.
Paraların malların nerde?
Nerde saraylarım? diyeceksin.
Düşünülmez ne gam ne keder acı zerrece,
Eşitsin buradaki herkesle,
Ne kralsın ne ece.
Günahla sevapla,başkalarının kurduğu yalanla,
Severek,sevilerek ezerek ezilerek,
Geçti bir ömür fırtınayla bilerek,
Tohumla,tomurcukla gül olduk gonca olduk
Geldiğimiz yere kuş gibi geri konduk.
Bir varmış bir yokmuş,herşey ne kadar boşmuş,
Kıyamazsın,koyamazsın koynuna,
Ne bebeler gelinler askerler gençler verdik.
Ne zormuş karşında çaresiz durmak Rabbim
Kucaklar anca,anan olur toprak ve dualarla son bulur hayat.
Kayıt Tarihi : 12.1.2010 11:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiir güzel de,nereden çıktı şimdi bu karamsarlık ?
Masmavi gökyüzü,kışın bile bizi mahzun bırakmayan Güneş,sevgi,huzur ve yaşama sarılmak varken....
Şiirinizi kutluyor,size mutluluklar diliyorum,
Saygılarımla,
Ünal Beşkese
ve her şey hiç bir şey
ne kadar haklısınız...
TÜM YORUMLAR (3)