7 Nisan 1932 - 7 Haziran 2012
Asrın davası değil, son asrın komedisi
Aslan-kaplan kılıklı yüzlerce kül kedisi
Birbirini yağlayan bir sürü meymenetsiz
Her haber medyamızın palavra kredisi.
14.08.2009
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Şiir aynen bu günü anlatmış.Bazen düşümceler ve ifadeler ,sap döner, keser döner ,bir gün gelir hesap döner , misalidir.
Pek değerli hocam antolojiden evel kitaplarınız la tanıştım pek beğendim yazılan ıda yazanadı ama bu gün ne mutlu ki sanki yüz yüze konuşuyormuş gibi oluyoruz çok memnun oldum sağ olsun antoloji sağ olsun bu proğramı yapan arkadaşlar sizin le bizi sanki yüz yüze getirmiş gibi oldular irfan KORKMAZ
sayın hocam yazdımı böyle yazıyor sadece bu zaman için yazılmamış geçmiş ve gelecekdeki asırların komedisi bu tabiki anlayana.kalemine ve yüreğine sağlık hocam.
hımmmmmm.....ergen/ikona bir göndermedir bu, değil mi?..yanlışsam eğer,lütfen düzeltin beni.....
:))))
saygılarımla...
Çakallar ulur, gökyüzüne bülbül sesi yayılır
Türk bu ! Canı dişine takılınca ayılır.
M:göden
çakallarin devran_i devri bitmek uzere
Gelen $afak vakti'dir,gun dogmak uzere
deh denil'di talani,yalani seccere bilenlere
uzulmeleri dahi fayda saglamayacak o,fa$istlere.
bu ulke birilerinin malikhanesi degil,deyin çetelere
bu halklar uyan'di artik,yuh diyor eli kanli kiralik katillere
insan deger,
emek onur
ozgurluk,tam bagimsizlik yaki$ir bizim gibi,halk ve ulkelere
ulke halklari karde$,vatan halklarin'dir,demeliyiz serserilere
methiye'ler,
ufurukten ninniler,
hurafe_i efsane safsatalari,benzemez bizim o,gerçeklere
derim ki;
haber verin çete orgutune gobekten bagli zevat_i beylere
*
.
.!
Hocam, manzumenize söylenecek bir şey yok. Gerek muhteva, gerekse teknik bakımdan, bir de 'dokundurma' babında mükemmel. Zira sizi böyle 'gerdanlık' dediğiniz kısa dörtlüklerden ziyade ses getiren uzun şiirlerinizi özlüyoruz. Bu 'asrın davası' da tam dişinize göre idi.
Selam ve saygılar.
doğru söze ne hacet bir şey eklemek...
Dürüstlükten önemli neymiş öğren paşadan,
Sorma kimden almış bu hakkı hangi yasadan.
Paşaların bir emri neler neler yaptırır,
Kulakların çınlasın,ey Parsadan Parsadan.
Allah'a emanet olun üstadım.
Asrın davası değil, son asrın komedisi
Aslan-kaplan kılıklı yüzlerce kül kedisi
Birbirini yağlayan bir sürü meymenetsiz
Her haber medyamızın palavra kredisi.
Yürek sesiniz susmasın hocam
kutlarım sizi.
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta