Islak ayak izlerinden tanırım seni İstanbul
Tam aşka ramak kalmışken susmandan tanırım
Öyle ayırırsın ki yakanı, bağrım yanar
Ağlarken fütursuzluğundan tanırım..
Nasıl bir şehri alemsin bilmem,
Bir ucun hasret bir ucun vuslat
yedi tepenle baş edemem sanki
sanki her tepende ayrı hüzün
ve sanki hep ağlıyor bir yüzün…
hüzzam fısıltından tanırım seni İstanbul
ağlayan ney gibi üfleyen rüzgarından tanırım
her karış toprağında aşk kokusunu duyar
ey derim! Ey!
Ben senin harman ettiğin yüreğindeyim!
Hani sefil sersem bir sedaydım kulağında
Hani gözünden silinmeyen aşina sima..
Bilmezden gelme! Sözde dosttuk ya…
O boğaz boş yere değil sende
Düğüm düğüm hıçkırık işte
Dinmeyen fırtınanın içinde
Saklanmış koy gibi dursan da
Öyle çok kıyın var ki
Karışıyor karakterin aslında…
El insaf ha!
Hele bir kucakla, hele bir buse kondur
Solgun yanaklarıma
Düşmeyecek yakandan sevda
Kıyılarına vuran dalgalar kadar sadığım sana
Sen anlamasan da…
Her köşeni yazan şairlerden tanırım seni İstanbul
Her aşka yol olmandan tanırım
Kaç sevdalı kaç çeşit makam okumuştur
Kim kaç fasıl geçmiştir kulaklarından
Ne fayda…
ah be İstanbul ah…
Ben bilirim seni,
Ve bilirim ki;
Tüm aşk fasıllarından sonra SEN
Son arya…
Kayıt Tarihi : 15.2.2016 02:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!