Usandım,
tünellerin uzayıp giden karanlıÄŸından.
Zayi edildi anahtarı her kapının.
Kilitlendim korkularla bu zehir tadından. Tükendim,
kurşun yedi sanki sol yanım.
Elimi çekip kurtaramadım kâbuslardan.
Nereye gitsem boğazlanan serçeler,
Bembeyaz sayfalarda kızıl damlalar
Nereye baksam;
yer, gök, mavi ve deniz...
Hiç durmadan dertlenmekteler.
Sulara yangın dokundu, şimdi alev akıyor akabelerden. Dergahımda sabrın müşkül hududu
inciniyor,
yaralaniyor,
daralıyor gün içinde.
Son mum da söndü Leylam.
Son ateş savruldu siyah ve gri.
Son kelebek de öldü eceliyle.
Son bahar da kışa meyletti
aglamaklı bir rüzgarın nefesiyle.
Son teller koptu hazin, son şiir bestelendi.
Son çukur kazıldı derin. Son ceset kefenlendi ve ilahi sura üflendi.
Sonunda olan oldu
Alem önce çalkalandı, sonra durdu.
Bu yeni bir hayatın ilk emaresiydi.
Bu günah ve sevapların dengesiydi.
...
HAŞEM BAYGÜMÜŞ
.
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta