Her şey yıpranıyor işte, doğum ve ölüm arasındaki rüyada. Birileri giderken başkaları geliyor bu kazan dipli dünyaya. Hepsi birbirinden farklı, tüm benzerliklerine rağmen. Yıpratıyor bu iki durak arasındaki yol son durağa yaklaştıkça. Yıpratıyor işte zaman üzerimizden geçtikçe kaybediyorsun yavaş yavaş tüm güzel şeyleri. Buradan anlıyorum bittiğimizi, buradan anlıyorum bitmez dediğimiz sevgimizin yıpranmış bir duygu gibi içimizde kaldığını. Sevinçler sözler şiirler heyecan ve hevesler hepsinin ortak adı hayaller, hepsi zaman onlara dokununcaya kadar var. zaman üstünden ezip geçene kadar saklı güzellikleri. Akan çılgınlığım duruldu, kendi halinde unutulmuş bir göl, bir su birikintisi gibiyim. Ay ışığının vurduğu ıssız dağlarının koynunda saklanmış ve yalnızlığı sevgisi kadar yıpratmış.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Duygularıma eşlik etti satırlarınız.. Neden hep aynı, neden değişmiyor bazı şeyler.. Hayat o kadar acımasız ki..
Az önce beni çok etkileyen ve ancak başını izleyebildiğim bir videonun içimi parçalayan görüntülerinden kurtulabilirim umuduyla tıkladım sayfanızı.. Olmadı.. Olamadı.. :((
Güzel ve başarılı bir çalışma.. Kaleminizi ve dizelerinizi kutluyorum..
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta