Sömürge Ülkesinde Münzevi Bir Serseri

Oğuz Kılıç
105

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Sömürge Ülkesinde Münzevi Bir Serseri

eşkiyakoyakların ateşinde şavkır ihtilalin sürgünlediği kimliğim
şimdi darağacının çarmıhında ecelin emzirdiği kadavralar gerilir
zinanın zindanında falsolanır şarjöründen firari kurşunun türküleri
şavkıyla bıçaklayan, pulatla pusatlanan mavzerin barutudur sessizliğin
gözçukurunda gerillaca çarpıştığım koyakların yankısı çarpar uçurumlara beni
şehvetin mağmanın çekirdeğinden fışkıran lavların kırbacıyla dağlanır
ve zehrin,şehvetin seyir defterine tescillenen siyanürler kadar zıkkımdır
ah bir yanım korkunç çıbanlar krallığı öte yanım eşkıya saltanatıdır
bu şiir kanlanmış mürekkebin korkunç uğultusundan çalıntıdır
serseri ateşlerin şehadetsiz küfürleri kibrime materyalist şiirler ezberletir
sandukamda ateşlerle ecnebi yangınında şehadetsiz kalmanın
gölgesinde çürür şeytan partizanları işkence çukurlarında kinin
kılıçsız krallığımın mavzerinde barudiçiçekler açar kimliksizliğim
sensizlik ciğerimde iltihaplanmış yaraların vızıldayan hançerleri ve
yırtılan yaraların dikiş tutmaz estetiğinde cerrahi amelyattır neşterin
sen iltihabın damarında patlayan yanardağlı ateşlerin zehirli çiçekleri
sen neşterli kasırganın burgacında böğüren uğultunun sancısı nerdesin?
şimdi uçurumlarda açan intihar kaktüsleri kadar tehlikeli ve dikenli
bilinçaltı çukurunda işkenceden devşirilen şeytan kadar vesvesemsin bil!
Ey eşkıyakoyaklardan şahlanan bahtımın delifişek kasırgası!
Ey damarımda dikenlitellerle sızlayan göğüskafesimdeki ürkütücü sızı!
Artık kirpiğindeki karanfil kasırgasında savrulur kangren damarlarım
şavkıyla bıçaklayan, kiniyle pusatlayan mavzerin barutudur uçurumların!
şehvetin mağmanın çekirdeğinden fışkıran lavların kırbacıyla dağlanır
ve zehrin,şehvetin seyir defterine tescillenen siyanürler kadar zıkkımdır

bu şiir müstemleke coğrafyamda darbe tragedyasından çalıntıdır
esmer nehirler dökülür alüvyonlu çıplaklığının deltasına ahrazım
illegal aşklar tertiplenir anarşist fraksiyonda darağacı mangalarında
işkencedir cuntalaşmış barbarlığın dağçiçeği akıtan sürgün gerillama
zikirhan dervişlerin harabat dergahında intihar devşirir zikrim
kangren damarlarım korkunç sıçrasın tahribatçı marazına şehvetin
marazlı ablukasındayım hicranın körneşterlerle doğransın ızdıraplı dilsizliğim
ahraz türküler bestelesin senfonik orkestrayla melankolik uçurumda aşk
kasırgalar bestele firakından sarssın beni münzevice bin girdap

mısraibercesteler dökülsün kasidemden vahşikuş çığlığıdır beyitler o şanına
tarikattan artan zikirhan tesbihler kehribar dergahına yazılsın dervişinin
aşk tarikatında recmedilen zinakar kabileyim çığlığının tahakkümünde senin
ateş krallığında isyankardır özerkliğim federatif çığlığımla kırbaçlarım ciğerimi
şerli saltanatında isyankar gerillalar filizlenir sürgünlüğünde ıssız koyakların
heybemde kutsal kasidelerin mısrai bercestesi cezbeli gülüşünün hatrınadır
terkimde sürgünlük menkıbesi eşkıya pusatların kurşunundan imalattır hatırla!
Hatırla! failimeçhul cinayettin müstemleke ülkenin çatlak topraklarında
neçok katledildim ırzındaki postalların darbeci putlarıyla

ah mayınlanan ülkenin betonarme putlarıyla parçalandı ciğerim anla!
Sömürge coğrafyanın gergefinde gerilen ağıt cesetleri kuşanıp
Katranlı bulutlarla emzirilen kudurmuş sağnaklar patlatır bıçkınlığı sevdamın
ağrıyan ceylanların mitralyözlü sesinin çığlık sundurmasında
gözçukurlarınla kükürtlü ejderhanın çarpıştığı kahraman kavgalarda
aşkın ortadoğusunda fişteklenen emperyalist boğan yangınındım unutma
Melankolik mürekkebin girdabından kundaklandım ciğerim perişanım
Kükürtlü ateşimi çağlayan saçlarınla söndürdüğünde sızlarım! ..

Şimdi şavkıyan darbelerin örgütlediği zulumlerdir cezbeli esmerliğin
Hafızamın kadrajında afili bir Flashbackle hatırlandı o zulumkar ismin
kalemkarın nakkaşladığı efsunkar şehvetini çıldırtan ağıtlarda artık kimse bilmesin! ...

Oğuz Kılıç
Kayıt Tarihi : 5.9.2015 19:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Oğuz Kılıç