Sözün bittiği yerdeyiz artık. Ne söylesek ne konuşsak ne yazsak ve çizsek bir anlamı yok.
Sanki konuşsak, yazsak onca can geri gelecek mi? Hayır gelmez. Onlar şimdi gökyüzünde yıllar içinde bizleri seyrediyorlar. Katillerinin ne halde olduklarını merak edip onları izlemektedir.
Soma’da ekmek parası için maden ocağına giren işçiler yine öldüler, yine hayatlarını kaybettiler, bir yıldız gibi kayıp aramızdan gittiler. Bütün emelleri çocuklarına helal bir lokma ekmek yedirmekti. Onlar çalmadı, çırpmadı. Gemicikleri olmadı, milyon dolarları ayakkabı kutularına saklamadılar. Üstelik bankada da soygun yapmadılar, kazandıkları tamamen onların alınlarındaki terin hakkıydı. Aslında hakkı değildi çünkü onlar bu ülkenin emekçileri, işçileriydiler asgari bir ücretle çalışırlarken; ülkeyi yönetenlerin aldıkları milyarlara baktığımızda o asgari ücret emekçi işçilerimizin hakkı değildir. Sizin yeriniz rahat tabi ki; sizin kürekle, kazmayla işiniz yok ki.
Kazanın olduğu sırada 800 yakın işçinin madende olduğu söyleniliyordu. Ve bu işçilerin 300’e yakını hayatını kaybetti. Bu ölümler bizleri derinden etkiledi.
Soma maden faciası Türkiye yaşanan en büyük maden faciası olurken, Dünyada ise en acı maden kazaları arasındaki yerini daha ilk günden aldı.
21. yüzyılda teknolojinin ve iş güvenliğin bu kadar gelişmişken Soma faciası bilgiler bazında ele alındığında ağır ihmal sonucu nedeniyle ortaya çıktığı apaçık ortadadır. Ve bunu sorumlusu bizzat yetkililerdir.
Yasal düzenlemelerin iyi işlenmemesi ve denetlemelerin iyi yapılmaması kazaların önündeki ölüm engellerini ortadan kaldırmadığını bir kez daha görmekteyiz. İş güvenliği ve yasal denetlemeler bir kez daha gösteriyor ki; hayati önlem arz etmektedir. Bu elem ve acı olayın neresinden bakarsanız bakın insan sorumlulukları anlayış çerçevesinde neresinden bakarsanız bakın bize bir kez daha acıyı hatırlatıyor. Hep bu son olacak ders aldı alacağız diyoruz. Ama en fazla on gün sonra hepsini unutuyoruz.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta