Soğuk bir kış günü Tarlabaşı’nda,
Dolaşırken gördüm sokak başında,
Baktım tükenmişti bir bahtı kara;
Uzun yolculuğun daha başında.
Ayaklar yalındı pantolon sökük,
Sırtında bir kaban beş beden büyük,
Hayal âleminde gezindim onun,
Yaşama hevesi kırık ve dökük.
Sahte bir tebessüm halinde yüzü,
Sanki yaşamaya kesmiyor gözü,
Karnı aç mı tok mu bilemem ancak,
Karnı şişkinlere vardı bir sözü.
Kurumuş saçları ot gibi olmuş,
Ağlamış gözleri kan ile dolmuş,
Zavallı adeta bir deri kemik,
Tanımaz annesi bu çiçek solmuş.
Esrarlı gözleri baygın uykusuz,
İnsanlar seyirci ruhsuz duygusuz,
Halini süzenler kendinden emin,
Benzer akıbetten hayli kaygısız.
Derdi gamı asırları aşıyor,
Sessiz sessiz yüreğinde taşıyor,
Nerede ne zaman endişesiyle,
Bir ecelin kıyısında yaşıyor.
Keşke görmeseydim içerim yandı,
Beni görür görmez nasıl utandı;
O an arzdan sanki bir mana koptu,
Çıkıp arşın sahibine dayandı.
Bil ki gözlerimin dinmez yaşısın,
Her bir meselemin temel taşısın,
Vicdanlarda makes bulana kadar,
Vicdanımın bitmez kara kışısın.
Bu bir öykü değil hele bir şarkı,
Sönen ocakların yuvası barkı,
İçiniz yandıysa çomak sokun ki,
İnsan harcamasın düzenin çarkı.
Nihat Tüzün
Kayıt Tarihi : 30.11.2006 07:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!