Bir mecliste dilâsa, sözler eder ŞEYRÂNÎ,
İbretli olan sözü, dide’yi rûşen eder,
Melekler bile gelir, hatta bazen rûhânî,
Fetholan gönüllerde, nurunu efşân eder.
Gönlü çok hüşyar olan, âşıklar da bulunur,
İdrâkimiz açılır, muammalar sunulur,
Ruha mürebbi olur, nâdan nefis durulur,
Kalplere verir hisse, belki âlişan eder.
Fehmi kısır olanlar, müstefîd olamazlar,
Bu mânevî halvetten, bir lezzet alamazlar,
Böyle halden sıkılıp, pek fazla duramazlar,
Kerhen sessiz kalsalar, dostu perişân eder.
Melekler tavaf eder, böyle güzel meclisi,
Hem herkesler ders alır, hatta keşif velîsi,
Uzaktan gelenlere, kucak açar yerlisi,
Sevdiği konukları, ikramla keşan eder.
Bu meclisin erleri, hep sevgiyi anlatır,
Müşkül bir mevzû ise, misallerle donatır,
Teşrih meydânı olur, kâğıt kalem aratır,
Ruhlara cilâ çalıp, renk verip rahşân eder.
Sohbet biter kalkılır, cümlesi eder veda,
ŞEYRÂNİ mutlu olur, vezâif eyler edâ,
Kubbelerde kalmıştır, hoşa giden bir sadâ
Haklıya hak verir, haklıyı zişân eder.
30.05.2009
Bedri Tahir Adaklı
ŞİİRİN LÜGAETCESİ
Meclis : Topluluk, heyet, cemiyet, toplantı
Dilâsa : Gönlü rahatlatan, avutan.
İbret : Ders alma, ders çıkarma, tuhaf, garip.
Dide : Görmüş, görülmüş.
Rûşen : Aydın, parlak, aydınlık, aşikâr, apaçık.
Efşan : Dağıtan, serpen.
Hüşyar: Uyanık, akıllı, zeki.
İdrak : Anlama, kavrama kabiliyeti.
Muamma: Manası zor anlaşılan, manası gizli.
Mürebbi: Terbiye eden, yetiştiren.
Nâdan: Haddini bilmez, cahir, kaba, nobran.
Âlişan: Şan ve şerefi yüksek olan, Çok şanlı.
Fehmi: Anlayan, idrak eden, kavrayan.
Müstefit: İstifade eden faydalanan, kazanan.
Halvet: Tenhaya çekilmiş.
Kerhen: İğrenerek, istemiyerek.
Perişan: Dağınık, karışık, bozuk.
Tavaf : Bir şeyin etrafında dolaşmak,
Keşan: Çeken, sürükleyişi yapan.
Müşkül: (Müşkil) Güçlük, zorluk, engel.
Mevzu: Üzerinde durulan bahis, konu.
Teşrih: Bir şeyi iyice araştırıp ortaya koyma.
Rahşan: Parlak, parıltılı.
Vezaif: Vazifeler, görevler.
Sada : Ses, Seda,yankı.
Zîşan: Şan sahibi, şanlı, ünlü.
Kayıt Tarihi : 30.5.2009 14:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İlim irfan meclisi, sıra gecesi değil Binanın ta kendisi, kapı bacası değil Mürşîddir efendisi, sübyan hocası değil İcazet hak edeni, kalpde nîşan ederler -Celil Çıngır-
İnanın şiirlerinizi okumanın bir ayrıcalık olduğuna inananlardanım. Adeta yılların ötesinden imbikten süzülürcesine elde edilmiş osmanlıca kelimelerin yerli yerinde kullanıldığı, emek dolu, mana dolu, bilgi dolu bir çalışma. Şiirin yazılmasına sebeb polan Şeyrani üstadı da buradan saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Sizler gibi nezih dostlarım olduğu için bahtiyarım efendim.
Bu enfes ve leziz şiiriniz okuyup ta bigâne kalamazdım. Çamsakızı çoban armağanı misali
İlim irfan meclisi, sıra gecesi değil
Binanın ta kendisi, kapı bacası değil
Mürşîddir efendisi, sübyan hocası değil
İcazet hak edeni, kalpde nîşan ederler
bu da benden olsun efendim,
Usta sizsiniz. Canı gönülden tebrik ediyorum.
Ellerinizden öpüyorum.
Selam ve dua ile,
Celil ÇINKIR
İnanın şiirlerinizi okumanın bir ayrıcalık olduğuna inananlardanım. Adeta yılların ötesinden imbikten süzülürcesine elde edilmiş osmanlıca kelimelerin yerli yerinde kullanıldığı, emek dolu, mana dolu, bilgi dolu bir çalışma. Şiirin yazılmasına sebeb polan Şeyrani üstadı da buradan saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Sizler gibi nezih dostlarım olduğu için bahtiyarım efendim.
Bu enfes ve leziz şiiriniz okuyup ta bigâne kalamazdım. Çamsakızı çoban armağanı misali
İlim irfan meclisi, sıra gecesi değil
Binanın ta kendisi, kapı bacası değil
Mürşîddir efendisi, sübyan hocası değil
İcazet hak edeni, kalpde nîşan ederler
bu da benden olsun efendim,
Usta sizsiniz. Canı gönülden tebrik ediyorum.
Ellerinizden öpüyorum.
Selam ve dua ile,
Celil ÇINKIR
Kutluyorum tüm kalbimle.
Saygılarımla...
TÜM YORUMLAR (37)