Sordum bir gence:
Mânâ ve madde arasında ne fark var diye?
Mânâ: Hâyal, bomboş dedi.
Madde: Zevk eğlence, hoş dedi.
Hep maddeye koşmuş bu dünyada,
Gezinmiş hep zevk dünyasında,
Boşluk içinde olduğunu duydum,
Kendini alkole vermişti.
Derken hastalandı, hasta yatıyordu.
Merhabam vardı, ziyaretine koştum.
Gözleri boşlukta, görmüyordu kimseyi.
Her yanından takviye yapılmıştı.
Vücut iflas etmişti belli halinden.
Sesimi tanır dedim seslendim.
Tanıdı, toparlanır gibi yaptı.
Rahat olmasını istedim.
Ağladı ve bana öğret dedi.
Dünya varsın sizin olsun,
Mânâ âlemine ihtiyacım var dedi.
Boş gözlerle bakıp inliyordu.
Gözleri yalan dünyaya kapanmıştı.
Gırtlak delinmiş, hırıldıyordu.
Vücut erimiş, iskeleti çıkmıştı.
Üzüldüm haline.
İmtihan dedim, imtihan.
Hepimizin olduğu imtihan.
Bazılarının ki, böyle sert olurmuş,
Sabret mükafatın büyüktür dedim.
İnanamıyordu.
Çok asi bir hayat yaşamıştı.
Madde dünyasının hakimi sanmıştı.
Hırıltılı bir ses tonuyla;
Bana bir duâ okur musunuz dedi.
Okudum. Ben okudum o ağladı.
Mânâ, mânâ, mânâ diye hayıflandı.
Elini tuttum, buz gibiydi.
Ben bu kapıya neden geç geldim, dedi.
Kendi kendine hayıflandı, söylendi.
İçim, dışım, bomboş biliyorum.
Suçluyum, günahım çok.
Mânânın böyle güzel olduğunu bilmedim.
Sadece ben mi suçluyum dedi.
Baba öğretmez, anne öğretmezse,
Sadece ben mi suçluyum?
Elini tekrar tuttum.
Vakit var. Kâr her zaman olur.
Yeter ki sen, niyetlen dedim...
Yalvardı, yakardı, ağladı.
Bizim gibileri affet Allah’ım.
Bizim gibileri ıslah et Allah’ım.
Kıymetli zamanı boşa harcadım,
Beni, dergahına kabul buyur Allah’ım.
Artık, anlamıştı. Hep yalvarıyordu.
Vedalaşıp ayrıldım, oradan.
Üç gün sonra bir sâla işitim.
Merhumun adını söylediler. Ölmüştü.
Arkasından dostları dizildi.
Madde veren olmadı hiç ona,
Mânâlı yaşamak gereklidir denildi.
Kayıt Tarihi : 6.10.2005 02:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!