Bir gece ansızın saplandı yüreğime
Kıllı ellerinizdeki kanlı hançerler.
Herkes biliyordu öleceğimi.
Çıkmadı korkudan kimsenin sesi.
Feryadım neye yarar?
Söyleyin, beni kim(ler) anlar?
Göktepe’nin eteğinde Soğukdere’yim…
Karlı sular bağrımdan geçer.
Ovalar benle şenlenir her bahar.
Gördüğümü kimse görmez.
Yaşadığımı kimse bilmez.
Söyleyin, beni kim(ler) anlar?
Bulursa Hüseyin Ağa iki kilo et
Ve de efkarlıysa arkadaşlarıyla
Dumana boğarlar gözümü.
Kahkahalar sarar dört bir yanımı
Fakat gülmez yüzüm benim.
Asırlık çınara ne derim?
Söyleyin, beni kim(ler) anlar?
Sizler, derin uykuda uyuyanlar!
Homurtulu sesleriyle motorlar parçalar bedenimi.
Devrilir akça kavaklar ışıltılı yapraklarıyla.
Tanığıdır her biri fırtınaların,
Hapsedilmiş anason kokusunun.
Bağırsam duyanınız olur mu?
Söyleyin, beni kim(ler) anlar?
Yanan etimdir bir ağustos sıcağında.
Yağmur çiseler kuru kütüklerin üzerine.
Yeşeremez artık devrilen çamlar.
Her yanı su basar bentten yukarı.
Çürür filizler derinliklerde.
Kokmaya başlar hayat.
Soğukdere dizginlenirken gözünüzün önünde
Söyleyin, beni kim(ler) anlar?
[Muğla-2016]
İlyas DoğanKayıt Tarihi : 29.8.2016 16:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!