Soğuk Oluyor Bu Şehirde Akşam

bir melodi çınlıyor bu şehrin sağır kulaklarında
yıkanıyor sabah akşam balıkları bu kentin
martıları aç
köpekleri uyuz
damlarına mart düşkünlüğüyle asılı kalmış şehvet
ve sallanan etler kuru salkım gibi tane tane
koluyor felaketini birazdan başlayacak pazarlıkların
dökülüyor iri üzüm gözleri başak başak
sögüt olup saçılıyor dalında öfke
boy boy boylanan gelincik çiceklerinde şenlik
erik kokuyor kızıla dönen gün
sarıyor erik kokulu elleriyle alnından
öpüyor bu şehrin çilesi bin serüvencilerini

vuruyor dibine şişenin
vuruyor zehir zıkkım kallavi bir şarabın
iki solucan çekiliyor deliğine usulca gecip önünden
savunmasız, ürkek, sinmiş sercenin
gecede belirleşen zulüm
ugultularla yok edilen işkence
susuşmudur yok oluşun adı
bilince mahkum edilen apış
kaygısı tükenmeyen igdiş gibi
sabah akşam vurulanlar düşsün diye midir ki akla
inletiyor ortalığı durup dururken boğazlanan bir kedi
gittikçe çoğalıyor sansarları bu şehrin
gittikçe çoğalıyor boğazlananların iniltisi
kan kusuyor gece
gündüz ihanetle beslenip
güneşine inat
bu dünyada
bu şehir
çekiliyor kara ve çirkin pisliğine

İstanbul diyorlar
istanbul ey gülüm
yedi tepesi
yedi başlı zülüm

benbahar1111