Soğuk bir kış günüydü, gecenin sessizliğinde bir bebek ağlıyor du küçük kız:
: sesin olduğu eve doğru şöyle bir baktı evet bu ev babaannesinin eviydi ses oradan geliyordu!
Ağlayan bebek kardeşiydi usulca indi tahta merdivenleri, ve baba annenin evinin merdivenlerinden çıktı odaya girdi baktı ki kardeşi ağlıyordu karnı acıkmıştı belliydi ve annesine söylemeliydi koşa koşa geri döndü düşünmeden edemedi kardeşinin orada ne işi vardı küçücük aklına sığdıramadı eve doğru koşmaya başladı. Anne anne! diyerek heyecanla bağırdı baktı ki ne görsün karşısına dedesi çıktı.
- Nereden geliyorsun böyle? dedi dede: kardeşim diyebildi! kekeleyerek. Ben sana demedim mi? O eve gitmeyeceksin. Sustu içini çekti küçük kız anne ben kardeşimi sırtıma alıp getirecek tim, diyemedi. koktu Küçücük ellerinin, ayaklarının üşüdüğünü fark etti usulca odaya doğru yürüdü gaz lambası odaya loş bir ışık verirken, teneke soba alevlenmişti, ellerini uzattı ısıtmak için. Kardeşini düşünüyordu küçücük aklıyla ve farkında değildi canının yandığını sonradan hissetti ki sol eli yanmıştı. İçin için ağladı, sesini çıkaramadı; çıkaramazdı ya sesini duyarsa dedesi? Annesinden ayıracaklardı, bunu çok iyi biliyordu..
Dedesinin dedikleri geldi aklına. Sesini çıkarsan ''sende kardeşinin yanına gidersin'' o an i hatırladı, her şeyi için için ağlarken acıyla sobanın yanında uyuya kaldı.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,