Bir kış daha çöküyor işte üzerimize. Yine Üşüyorum. Karaköy'den bir vapur kalkıyor binlerce yıllık bir hasrete doğru. Biniyorum son anda yakalayıp. Sıcak çayın dostluğu eşliğinde can kenarından bir yer kapıyorum. Rüzgarlı, soğuk ve yağmurlu bir iş günü, acelesi olan abiler ve telaşlı ablalar arasında sanki ilk defa şehir hatları vapuruna binmiş küçük bir çocuk gibi şaşkın ve büyülenmişim. Aklıma hep ellerin geliyor. Kim bilir şu an belki de ellerin üşüyor. İstanbul bu mevsim soğuktur; biliyorum.
Ne tuhaf işte bir kış daha üzerimize çöküyor ve ben hiçbir şey yapamıyorum. Sen orada yalnız, ben burada yarım. Sabaha düzinelerce serçe soğuktan donup ölmüş olacak. Kimin umrunda? Kış sadece zengin bebeleri için eğlencelidir. Oysa karbonmonoksit zehirlenmesi diye bir şey vardır. Fakir semtlerdeki derme çatma apartmanlarda ya da gecekondu denen bir takım yeryüzü parçalarında başlarına böyle şeyler gelir insanların. Yani işte böyle bir takım kötü şeyler hep soğuktandır biliyorum ama elimden bir şey gelmiyor.
Km bilir belki…, belki bir gün sen elimi tutsan, işte ne bileyim:
Belki hayatı kurtulur her hangi bir ağacın ince bir dalında kafasını, tüylerinin içene gömmek suretiyle hayatta kalmaya çalışan binlerce serçeden herhangi birinin.
Burak BozanKayıt Tarihi : 18.1.2016 21:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!