Kırağıya nispet, çiçek açıyor nar ağacı
Her lahzaya sesin yankılanıyorken bugün
Yorgun aydınlıklar, renk renk perdelerini indiriyor
Seni görmeyeli suskun,ıslak gözlerimde
Kurumuş ırmak yatağında uyanıyor avuçlarım
Defneler önünde şahlanıyor,ürkek mesafeler
Eşiğinde,kabusları soyduğum başbaşalığım
Bir gül kasidesi,burçlarına asılı mabedimin
Geniş rüzgarların bağrına sığınmış,direngen öfkem
Özgürce, kirpiklerini gün batımı öpüyor,uzun kara saçlarımın
Siliniyor Malabadi Köprüsü’nün hazin rengi,serimden
Yetim şiirler,bir avuç semâya toz pembeler serpiyor
Gelişigüzel mevsimler saçılıyor,sarıldığım mehtaba
Sensizliğin benliğime üşüştüğü rüzgarlı tepeye, nazım
Depreşen boşluğuna saldığım,yazılmamış çağrıya
Laleler diyarında, güneş değmemiş açık-soluk sarıya
Bir kış gecesinde,benle,üşümediğini bildiğim ellerine
Sabaha karşı yüreğimden su içen,çorak çarelerime
Ölüm sahiline vurmayan dalgaların yılgın maharetine
Durdum, devam etmeyeceğim,sen de dur
Kainatı taşıyan yüzyıllık mızrağın ucunu
Çevirme gayrı güpegündüz yanağıma, mavi cevaplar kuşanmış tenime
Yarışma gayrı, peltek peltek göz süzen
Uğurladığım soylu nağmeyle, mecalsiz çöllerle
Bırak, gün çekedursun çoğalan özlemlerin son perdesini
Şölen başlasın, yiten zamanların başucunda, buruk, başınabuyruk
Çiriş otları bitedursun, kara yazgılı kumluk topraklarda
Çığlıklar koşuşsun, itidal damıtan el ayalarıma
Kimsenin haberi olmasın varsın, kavrulmuş küncü kokusundan
Uğultular, sığ denizlerin kollarına bıraksın sessiz kaldırımları
Gurbetin gözleri, çağ kapatsın, bilmem hangi alemlerin baharında
Eritsin yalnızlıkları, haziran hayali çeken kasımpatılar
Bin yıllık dar sokaklar, Memleketimin bir köşesinde kaybolsun
Linetler, özdeş doyumsuzlukta koklasın yağmurları
Beyaz güvercinler havalanırken göğsümden
Biriktirdiğim hatıraları, çürütsün dilenciler bir/bu gece yarısı
Kirli camlara resmedilmesin bin bir telaşla sükût
Zeytin, dalından koparılmadan, alma eline zeytin dalını
Üflemesin kusur’u çalan zil, yaralı ağıtlar yedinci mevsimdeyken
Sabahın şerrinden, devrilsin saltanatı aslan pençesinin
Dününden kopuk bugünler süz, ömür imbiğinden
Kansızlık etmeyen tebessümlerle kuşan, gökkuşağını
Güz gömleğinin sebebini sorma, sergilediğim gözlerimden
Seyret, incecik sürülürken hoş kokular, gamzelerimin boynuna
Son bulsun yolculuklar, darmadağın eza sepisine inat
Gün vurmuş kayalıklar bile, üç kuruşluk yeşile bulansın
Elini yüzünü yıkasın leylaklar, resimlerdeki kalabalığın
Koca ummanlarda filizlensin, içi boşalmayan yaşamlar
Gün geçtikçe büyüyen aşiyanlar inşa etsin,çocuksu saflığım
Rüyaların üşütmeyen serinliği, akreple yelkovanı barıştırsın
Göğün muştusunu salsın uçsuz bucaksız ovalar, uzanıp nilüfer çiçeğine
Silsin ayak izlerini dizlerim, ölümü alkışlayan titrek imgelerin
Bir sönmek bilmez yangın çıksın, derken yer-gök birbirine girsin
Buz tuzağı kırgın/kızgın eylemler
Söğüdün ıslanan gölgesinde, yanık sesine yelin, hapsedilsin!
10.06.2006 C. Tesi 14.16-15.01
Aylin Ayla SelçukoğluKayıt Tarihi : 10.6.2006 18:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sevgili Kardeşim Aylin Ayla Selçukoğlu
Emek verilmiş ve verilen emeğe değen güzel bir şiir olmuş. İlk TAM PUAN'ın benden...
Tebrik ediyor ve başarınızın devamını diliyorum.
Her şey gönlünüzce olsun.
Sevgi ve saygılarımla.
Dr. İrfan Yılmaz.- TEKİRDAĞ.
Sitem mi,mutluluk mu hakim şiire,bilemedim.
Özlem, kırgınlık olduğu kesin.
Umarım umduğunuz beklediğiniz mutluluk pınarınız,hep coşkun akar.
Elinize sağlık Aylin Hanım.
TÜM YORUMLAR (8)