Gözlerim güneşin merhametli kollarında.
Sarıp sarmalıyor belimin tacındaki şahı.
Kanadı özgür martının mırıldadığı Türkü gibi
Yanan bir ateş benliğimin donan yerinde…
Rüzgârlar dostumdur, yarınlarıma doğacak güneşe.
Tek bir kara bulut yok, semanın eşsiz gözlerinde.
Yüreğime dolanan yıldızlardır, gecenin sükûnetinde
Baş başa, mum ışığında kuruldu önce, mutluğun sofrası…
İçilen her yudumu, denizden gelen esintinin şırıltısı…
Yenilen her lokma, yüze gülen portrelerin aynası…
Bir çiçek gibi açtı kollarını herkese, sofrasının anası…
Buyur etti ziyafeti, her Âdemin evladına dolu dolu sofrasını…
Dağdan, bayırdan, ovadan; köyden ve şehirden…
Akın ettiler sofranın tacına, yüreği temiz olan insanlar…
Baka kaldı öylece ateşte yatan; zalim, acımasız insanlar…
Cennetin köşelerinden biriydi adeta, minicik avuçlarında…
Sükûnetli hazanın gölgesinde, şahlandı aşklar bakışlarda.
Kimi güldü sevinçten, kimi ağladı, yüreğinin ikizine…
Ellerde meşaleler, marşlı adımlarla sevgi anıtının başına…
Bıraktılar birer gül, bitmesin diye yüreklerindeki aşka…
Zamanın akıbetinde yaşlandı yavaşça birer birer yıllar…
El ele çiftler, sıkıca hala tutuşmuş yüreklerindeki aşka…
Son davetiye gönderildi temiz olan her âdemin evladına.
Son kez oturuldu sonsuzluğun yolunda sofranın başına
Kayıt Tarihi : 13.6.2013 12:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
kaleminize sağlık tebrik edrim
Saygılarımla
TÜM YORUMLAR (1)