SoFi Şiiri - Ali Orkaç

Ali Orkaç
19

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

SoFi

SOFİ

Hazin bir gecede yola çıkmış bir sofi sonbaharın akşamında ağaçlık alanda geçer akşam namazı vakti daraldığında kendine yer arar ve bakar ki aşağısında yavrularıyla birlikte uyuya kalan bir ceylan görür o esnada ceylan adamın yürüyüşünde ki hışırtılardan uyanır. ceylan aşağı doğru gider ve sofi onu takip eder sofi bakar ki ceylan oradan geçen dere kenarında duraksıyor.
sofi anlar ki bu ceylan ona abdestini alması için yol gösteriyor. ve ceylan geri döner yavrularına. ama sofi hala düşünür ' acaba insanımız bu ceylan kadar duyarlı olsa ve Allah a giden aşk yolunu gösterseler dünya da aşksız gezen olur mu?
Sofi namazını kılar ama hala ceylanın ona yaptığını düşünür. bu ceylan benden ürkmeden bana yol gösterdi.ben buna karşın ne yapabilirim' diye kendine sorar. en sonunda aklına bir güzel fikir gelir.
‘evet buldum' diye sevinir. benim yapacağım en güzel davranış bunu biraz daha beklemek ve ona göre bir yol çizmek ama diğer yandan yoluna devam etmesi gerektiğini düşünüyordu.
Sofi bu düşüncelerle yola koyulur. dağ bayır memleket memleket dolaşır, nihayetinde sabahlamak için dere boyunda bir kayalık yerde uzanıverir. sabah namazını kılmak için uyanır ve gidip dereden abdest alır. berrak suyun içinde kendisine doğru yüzen bir canlı görür. bu canlıyı izler birde bakar ki rengarenk bir canlı ama ne olduğunu çözemez. Elini göğe kaldırarak:
' ya rab! bu güzellikte var ettiğin varlığı aşkınla renklendirmişsin ama bana bunun ne olduğunun sırını vermemişsin.'diye niyaz eder. Namazına durmak için bir yer arar ve namazını kılar.
Sabahın ışıkları dağlarda belirmiştir. Yoluna devam eder, ama açtır açlığını giderecek yiyecek bir şeyler arar lakin uzun bir yolculuktan sonra aç karnıyla daha önce geldiği o ceylanın bulunduğu vadiye iner.

‘Evet buradan geçmiştim.'der ve aklına ceylan gelir. Dereden avucuyla su içerken ceylanı başucunda bekler halde görür. Sofi başını kaldırır ceylanı izler ama ceylanın ağzındaki salkım üzüme ilişir gözleri ve sofi ceylana baka kalır. Ceylan dişleri arasına aldığı salkım üzümünü sofinin önüne bırakır geldiği yere geri döner.
sofi:
‘ya rab' bana rızık verdin ama yarattığına aşk işlemedin,ne olur rabbim dağ bayır dolaşırım seni bulmak için sen ise bana açlığımın ağzına üzüm veriyorsun.'der. bu duygularla ceylanın olduğu yere gider. Ceylanı yavrularını emzirir halde görür. Ceylanın ötesinde başka bir ceylan yere uzanmış halde sofinin gözlerine ilişir Sofi onu tanır. Kendisine yol gösteren ve ona üzüm getiren ceylanın olduğunu görür. Sofi kendi kendine sorar:
' ama bu ceylan yavruları emzirmiyor.'der. yine şaşkın şaşkın, olanlara bakar elini semaya kaldırır.
'ey rab! bu ne biçim dünya kimi aşka düşmüş kimi de aşka üşümüş'der.
Sofi ayrılma vaktinin geldiğini sezer ve oradan ayrılır. Fakat yüreğinde hala ceylanın orada uzanıp yavrularına ilgisiz kalması karşısındaki vurdumduymazlığı acısı vardır. Lakin o yavruların onun olmadığını bilemez.

Sofi kendini yine dağlara memleketlere vurur. Gece gündüz dolaşır insan görür hayvan görür ve daha nicesini,yalnız onu bu gizemli yoldan alıkoymayan bir sızı vardır. Bu sızının aşk olduğunu bilir ama aşkın ne olduğunu bilemez,nereden çıkacağını,nasıl bir şey olduğunu,kimlerle ortaya çıktığını bir türlü çözemez. Ta ki yolu dağ başında kerpiçten yapılmış bir eve rastlayana kadar. Eve doğru yaklaştığında içerde nur yüzlü saf temiz ve duruşu insana huzur veren bir adamla karşılaşır.selam vererek eve girer. Orada kitaplarıyla meşgul olan adam sofinin kendisine doğru geldiğini fark edince ayağa kalkarak sofiye yer gösterir. Sofi gösterilen yere oturur.
Ev sahibi sofi ye sorar:

'Ey kendisine benzeyen kul olup kuldan medet umman adam, nedir derdin? 'diye sofiye soru sorar. Sofi de nazikçe cevap verir.
‘ ey beni kendisine benzeten,kul olup kulun acizliği karşısında aciz kalan adam! Ben bir ceylan gördüm ve bir çok ceylan gördüm ama her yolda yoluma aşkla cevap veren bu ceylan karşısında aşka aciz kaldım. Acizliğim aslında bundan değil lakin beni bitiren her gördüğümde beni okur olmasıdır,ama ben memlekette aşk örerim aşkın yoluna düşerim aşka gelen ceylanı aşka düşürürüm,aşkın bana hitabını bulamıyorum derman sendedir nedir çare?
Ev sahibi başını göğe kaldırır:
‘Yüce mevlam! Bir kul ki kul olduğunu bilir,kul olduğu aşkı bilmez,bilemediği aşkı kendisi gibi aşık olan aşıktan ister.’ Sofi buna anlam veremez,yine sorar ev sahibine:
‘ güzel yüzlü aşık ben senden ceylanı sordum,nedir bu ceylan ve benim durumum ne olacak? buna cevap ver? ’
Ev sahibi başlar anlatmaya:
Yanıma gelen misafir sen ilkin bu dağlarda bu memleketlerde niçin dolaşırsın? derdin aşksa bulursun, ceylansa yine bulursun, ama aşkı göremezsin ne olduğu karşısında aciz kalırsın. İstersen ara ama bunca ömrümde ben bir ceylana vuruldum,ceylanı her gördüğümde bana üzüm bağından bir salkım verdi bana yol gösterdi namazımı kılayım diye ama ne zaman ona gitsem yanında duran başka bir ceylan görüyordum. Yanında duran ceylan habire yavrularını emziriyordu. Öte tarafta tanıdığım ceylan bu yavrulara duyarsız kalıyordu. İşte bu nedenle orada ki yavruların onun olmadığını anladığımda yanından ayrıldım kendimi buraya verdim,çünkü ceylanım bana aşk vaad etmedi. Sana öğüdüm olsun yavruları emzirmeyen ceylandan uzak dur yavrusuna aşık olamayan sana da aşık olamaz. O yine de aşık olsa da kavuşması aşkın başlangıcı olur sonu ise bezginliğin.’der sofiye. Sofi aradığını bulamaz. Oradan ayrılır.
Sofiyi bitiren bu sonu gelmeyen aşkın aşka aşk ilanı onu peşinden sürükler. Sofi gittikçe ceylana olan kavuşma arzusu tetikleniyor. Sofi bu sefer ki yolunu değiştirerek kendini aşıkların olduğu bir köye verir. Köye vardığında köyün bahçelik bir alanında üzümlerini bağdan koparıp sepetine koymaya çalışan bir kız görür. Sofi uzaktan kızı seyre dalar kız sofinin kendisini seyretmekten habersiz üzümlerini bağdan kopartmaya çalışır. Ve sessizce:

‘Yüreğim bağ kurar aşka,aşka geldim, aşkına bağlar beni aşk bağı, ne hoşsun üzüm bağı.’der. sofi bu olan biteni merak eder ve kızın yanına sokulur. Kız sofiyi görünce korkar hemen sepetini alır kaçmaya çalışır. Ama sofi ona:
‘ dur! Ben ceylana aşkın bana duran yanını soracaktım ne olursun kaçma indir aşkın sepetini ondan alayım bir salkım.’ Kız sofinin yüreğini okurcasına:

‘ ben sana aşkın ölü tarafını soracaktım onu verir misiniz? dirilteyim’der sofiye.
Sofi meraklı bakışlarıyla umduğunu bulamadan kızın yanından ayrılır. Derbeder olan sofi anlar ki bu işin sonu gelmez ve bağırır:

‘ceylan! Ceylan! Ne olursun beni aşkın yanına göm ki gömdüğüm yer aydınlık olsun,beni aşkından kaybettir ki bir daha kendimi senden başkasından görmeyeyim.’

Sofi akşam üstü olmuş ama yediği içtiği olmayan bir divane halinde kendini üzüm bağların arasına koyuvermiş gider. Gecenin geç saatlerinde yorgun halde ay ışığında patika yolu takip ederek ceylanına ulaşmaya çalışır. Sofi gecenin bu vaktinde yaradana kendi acizliğini bildirmek için dua eder. Aşağısında şırıl şırıl akan kaynak suyundan su içmeye gider. Kaynak suyuna doğru yönelince sofi kendisini takip eden bir gölgenin olduğunu fark eder,ama hiç oralı olmaz. Çünkü o kadar susamıştır ki bunu düşünecek vakti yoktur. Nihayetinde kaynak başına geçtiğinde suyun kirli olduğunu fark eder. Ve susuz haliyle başını kaldırır.

‘Güzel rabbim! Ben namaz istedim sen ceylan verdin. açtım üzüm verdin,su istedim çamur verdin senden ne istediysem sen bana ‘neyi’ verdin.’peki ne diye su yerine bana çamur verdin? diye söylendi. Ağaçların arasında bir ses duydu:

‘sofi, biliyor musun sana namaz yerine niye ceylan verildiğini,açlığın yerine üzüm verildiğini? İşte cevabını vereyim namaz istemen temiz saf bir yürekle aşk derdinde olmandandı ve sen bunun karşılığını o güzelliklerle alıyordun.’
Sofi:

Peki su istediğimde niye bana çamur verdi? ’
Ağaçlık alan içinde yine ses geldi:

‘ su istemen nefsine istediğinden suyun yerine çamur verildi sana,ama eğer ceylanına istemiş olsaydın o su sana pınar olacaktı ve sen aşkına yatacaktın ceylanın. Sana nasihatimdir. Eğer aşk ararsan onu ceylanına söyle ki ceylanın aşkının diriliş tarafında durabilsin yoksa sana olan aşk bahçesinde üzüm saklayan bağ sahibi gibi üzümünü tarlaya gömersin bu yıl iyi gitmez seneye gider misali…sen yine de aşkını diri tut ki aşkına kavuşmasan da aşkın ölü yanında yer edinesin. Çünkü ceylan heybe de aşk aradı sen ise neyde aradın.'

Ali Orkaç
Kayıt Tarihi : 17.1.2006 23:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ali Orkaç