Orta şiddette poyraza beşik olurken deniz
Beyaz köpüklü dalgaya binen martı zarafetiyle
Salınıyordu sabah mahmurluğun hâlâ üzerinde…
İnsan az merak eder
Akdeniz’in köşesinden
Marmara’nın en kuytu körfezine
Kadın ve adam oturuyorlardı
Uzakta beyaz dağlar vardı
Gara girmek üzereyken Barselona-Madrid treni
Kadın üzgündü, üzgündü, üzgündü
Adam düşündü, düşündü, düşündü
Devamını Oku
Uzakta beyaz dağlar vardı
Gara girmek üzereyken Barselona-Madrid treni
Kadın üzgündü, üzgündü, üzgündü
Adam düşündü, düşündü, düşündü
SODOM VE GOMORE'ye İthaf ,adlı şiiri biliyorum.
Üstüne fazla konuşacak değilim.Şiirin iletileri karşısında benim yazacaklarım cüce kalır çünkü.
Şiir var,şiircik var.Mustafa BAY denince ilk seçeneği anımsayacaksınız.Çünkü O,abur cubur doldurmaz telise.Yarenlik etmez fasa fisolarla .Böyle merhaba çeken şiirleri ne sevmiştir ne de tutmuştur.Bu yönümüzle de ortaklığımız vardır.O tür şiirler teğet bile geçemez onun yanından.
Sosyal yaşamında mütevazi kişiliğiyle tanınan Mustafa BAY,i şiire gelince sıyrılıp çıkar ve sanatçı kimliğiyle ön planda durur.Hele de söz konusu sosyal,ulusal,yaşamsal konularla ilintiliyse...
SODOM VE GOMORE'ye İthaf'ta dizler oluşturulurken çile yumağının çözülmesi hedeflenmiş,bu boyutlamalar ardındaki temel ve yaşamsal gerçeklerimize vurgu yapılmıştır.Okuyucunun ,şiirin arkasında yatan gizli yaşamdan,Şair'in yüreğinin yağını erittiği ortamların orta göbeğinde şiire karşı kendi yaklaşımını us süzgecinden geçirmesi gerekir bana göre.
Okur da Şair'in çektiklerine ortaktır aslında.En azından ,Şair kadar bildikleri vardır.Şiire ve Şair'e karşı gerekli saygıyı göstermesi bu ortaklığın bağlayıcılığından da kaynaklanmaktadır.
Anımsarsınız mutlaka Salah BİRSEL'in :
'' Türkiye,geçmiş değil gelecektir...'' dizesini.
Daha da ileri giderek şöyle bir beklentiyi de vurgular Şair :
''Işıklarla,sabahlarla,dostluklarla...''
Böyle bir geleceğe yürümüyoruz ne yazık ki!
Ülkemizde oluşmakta olan ve süren olumsuzluklar için karşı tavır cılız kalıyorsa,emperyal bağımlılıkların iktidarı bir 'karşıdevrim' misyonuyla bütün ulusal değerlerimizi,yaşam pratiklerimizi yok sayıyorsa,yargıyı tanınmaz duruma dönüştürüyorsa;tek seçici ve tek irade durumunda olan'ın peşine takılıyorsa...
Doğal ki 'ensemizde mehter çal'ınacaktır.
Sözü Salah BİRSEL'den açtık,öyle sürdürelim:
''Kıl ucu yürek yoktur bizde
Dağılırız perakende oluruz...''
Dağılıp perakende olmak istemiyorsak bir şeyler yapmanın zamanı geçmek üzeredir.
Evet,bazı faruraları ödemek durumundayız.Bu faturaları bizden sonra bu yurt topraklarında özgürce yaşamalarını istediğimiz çocuklarımız için ödemeliyiz.
Kirli havaları yok etmenin bir yolu bulunmalıdır.Kendi silkenimişiz olmalıdır.
Kendi türkümüzü söyleyebilmek için yüreğimizin daha fazla tık'laması gerekir...
Evet,SODOM VE GOMORE'ye İthaf yüzü gözü açık bir şiir olarak karşımızda duruyor.Bir kez daha giriniz içine.Dizlerden dizelere geçerken aslında bu yurdun geçmiş tarihinden şimdiye döşenen taşlarına basarak yürüdüğünüzü ve bir çıkmaz sokağa yönelmekte olduğunuzu göreceksiniz.
Yaşamın fotoğrafının nasıl çekilmekte olunduğunu;atmayan damarların suskunluğunu kanıksayacaksınız.Ve İHANET'le hemhal olanlarla birlikte bu yaşamı her gün yeniden kurmakta olduğunuzu,bir suç cephesinin büyümekte olduğunu göreceksiniz.
Evet,bu yurt topraklarına bahar güneşi aydınlığıyla kucak açabilir.As'lolan içimizdeki ihanet şebekelerini yok edebilecek bir istenci eylemli kılabilmektir.
Hasret'imizin gerçeğe dönüşmesi için bundan daha başat bir çıkış yolu ne yazık ki yoktur.
Değerli Kardeşim Mustafa BAY'ı gönülden tebrikliyorum.
Nicelerine.Erdemle...
sitemler isyanlarla hüzün bayrağını açmış deniz bile dalgalı şehrime neler oluyor diye sorasım geldi değerli hocamın güçlü yüreğinden anlatımı tebrikler sayın hocam
yakup kadri karaosmanoğlunu rahmetle anıyorum o kitabı ben okudum hala arasıra okurum ismini görünce buradan ondan bir parça okuyacağım herhalde diye düşündüm fakat okumaktan çok eskidi yapraklar ayrılmaya başladı okumak ne kadar güzel okumasaydım o romanı bu şiirin adı ne saçma derdim bilen bilir yüreğinizi kaleminizi okumaktan adedata zevk alıyorum huşu içinde okudum ve ayakta alkışlıyorum yüreğiniz hiç susmasın
Geçmişi hasretle anımsayanlardan olmak çok güzel bir duygu bence.İnsanın geçmişi unutması için hasreti sözlüğünden atması gerekir ki; böylesi de yitik zamanlar içinde kaybolmakla eşdeğerdir sanırım. Mustafa Bey,uzun zamandır ayrı kaldığım dost şiirlerine ilk yorumu size yapıyorum. :)Mutluluklar sizinle olsun, esen kalın.
dört dörtlük bir şiir...sevgili Mustafa Bay hocam cani gönülden kutlarım...nice nice şiirler dilerim...en kalbi hürmetlerimle
anlamlı ve nefisdi akıcı zevkle okudum kutlarım dost
Şiir dolayısıyla araştırdığım romanı okumak isterim en kısa zamanda.Bu eseri şimdiye değin okumamış olmak büyük bir kayıp benim için.Şiire dönecek olursak ancak eseri okuduktan sonra kesin bir yargıya sahip olabileceğim galiba. Şimdilik gördüğüm ve algıladığım kadarıyla günümüzün ikircikli vatanseverliğini eleştiren bazı zümrelerin gözüne gözüne sokan dizeler....Kutlarım Mustafa Bey.
Şiir , kördüğümleri çözerken güzellikleri de benliğinde getirmekte.Fitilsiz mum ışık vermez.Şairimiz, öylesine bir kültür birikimine sahip ki ben yazdım sizler okuyun dercesine harika anlatmış. Zaten ,Mustafa Bay, her şeyin bilincinde olan günümüzün çok değerli Şair ve yazarlarımızdandır.. Tam puan +ant. tebrik ve teşekkür ederim selam olsun.
Sodom ve Gomore, bu şehirlerin adını duyunca acaba sırada hangi şehirler var diye korku ve merak kaplar içimi.Lanetli şehirlerin yok oluş nedenlerini tarihten öğrenmiş bulunuyoruz. Yine de insanlar ibret almaktan uzakta, gönüllerince hareket ediyorlar pervasızca.Islah olacak gibi değiller.
Her milletin içinde fedakar insanlar olabileceği gibi menfaat insanları da bulunmaktadır. Bağımsızlık bu fedakar insanlar sayesinde devam etmektedir.
Kötülüğün kaynağı olan hep menfaat grubudur.
Şiirinizi tekrar tekrar beğeniyle okudum.Şiirinizi ve usta kaleminizi candan kutlarım Sn. BAY.++
'Ve neden Sodom ve Gomore’yi hatırlatır, Manzara-i umumiye!' Bu müthiş tabir belki de şiirde anlatılmak istenen duygunun 'mihenk taşı'
Roman üzerinden gidecek olursak; 'Kestane çıktığı kabuğu beğenmezmiş' misali 'Leyla' karakterine bağlı olarak hamuru vatan, millet, bayrak ve sadakatle yoğrulu bu toplumun ahlaki ve vicdani yönden yozlaşmasıdır. Lakin unutulmamalıdır ki; romanın sonunda 'Leyla' tedavi için gittiği Avrupa seyahati dönüşünde o 'özenç delisi' zümreden eser kalmamıştır.
Tarihsel süreç olarak da; 'Sodom ve Gomore' halkının 'Lutilik' sapkınlıkları üzerine Lut peygamberin bu kavme gönderilmesidir. Şüphesiz ki; bu fiil insanın yaratılış gayesine ve fıtratına terstir. Bence burada da şair, tarih sahnesinde 'devlet kurma da en mahir millet' olan Türk milletinin içindeki bazı 'mandacı, himayeci' bir grubun -yukarıda saydığım vasıflarından dolayı- Türk milletinin genetiğine, fıtratına, hamuruna ters olduğuna işaret etmektedir.
Ve Üstadın da dediği gibi 'Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya' durumuna getirilmiştir bu aziz millet...
Ama umutta 'şiirin değindiği gibi' yine bu milletin al-i cenap yüreğindedir. Küllenmek üzere olan ateşi harlatmaya bir rüzgar yeter. Geçmişimizin tümünde ve yakın tarihimizde örneği çoktur bunun...
Memleketin 'hal i ahvalini' anlatan müthiş imgelerle bezeli, mükemmel bir eser... Hakkı savunan yüreğiniz, cesur kaleminiz hiç susmasın kıymetli Zeybek hocam...
Tebrik ediyor, saygıyla selamlıyorum sizi...
Bu şiir ile ilgili 118 tane yorum bulunmakta