Orta şiddette poyraza beşik olurken deniz
Beyaz köpüklü dalgaya binen martı zarafetiyle
Salınıyordu sabah mahmurluğun hâlâ üzerinde…
İnsan az merak eder
Akdeniz’in köşesinden
Marmara’nın en kuytu körfezine
Kadın ve adam oturuyorlardı
Uzakta beyaz dağlar vardı
Gara girmek üzereyken Barselona-Madrid treni
Kadın üzgündü, üzgündü, üzgündü
Adam düşündü, düşündü, düşündü
Devamını Oku
Uzakta beyaz dağlar vardı
Gara girmek üzereyken Barselona-Madrid treni
Kadın üzgündü, üzgündü, üzgündü
Adam düşündü, düşündü, düşündü
Tekrar şiirdeyim. Güne çok yakışan şiirlerden biri daha. Bu değerli şiiri yazan öğretmenimi ve güne getiren seçici kurulu kutlamaya geldim bu sefer...
Her ne kadar sevgilinin sabah mahmurluğu ile başlayıp şiire tatlı bir hoşlukla girişi yeğlemişse de şair, “ Vatanım- vatanım “ diye alev almış yanıyor dizeler.
/Ve neden Sodom ve Gomore’yi hatırlatır
Manzara-i umumiye! /
Derken Ateşten Gömlekle Halide Edip’ i , Vatan yahut Silistre ile Namık Kemal’ i ve daha nice Vatanım diye tutuşan kalemi anmamak mümkün mü?...
Sodom ve Gomore’ de ben Necdet’ ten yanaydım Leyla ile aşklarında.
İnsan sığınmak istemesin bir kez. İlla da ardına sığınacak bir şeyler bulur. Tebdirsizlikleri, ihmalleri kadere yüklemek, ölüm ve cinayetlere gerçek dışı bahaneler bulmak gibi.
/Bayrağı berat niyetine göğsüne takan
Ve kalbi horon horon atan
Ah el yazmalı baht-ı kara çırpınan! /
Bölümünü okurken şiirin, bir Karadenizli olarak:
Çırpınırdı Karadeniz bakıp Türkün bayrağına demeden edemedim. Şiirin sonuna kadar galiba hep hüzünle bu güzelim şarkıyı kendimce mırıldanıp durdum.
“ Çare yok sızlanmalara
Günü gelince sen de bineceksin
Etkisiz itirazlarının sırtına
Kemençesiyle başka diyarların türküsünü seslendiren
Genç âşık gibi
Sahipsiz kalan göğüs geçirmelerinden
Kopacak fırtına! “
Diyor ya şair… Sanki şu an yaşadığımız ne ki diye düşündüm. Fırtına mı tayfun mu?... Kendi diyarlarımızın türkülerine hasret kalmamak için vakit henüz geç değil diyorum yine de. Koskocaman bir mozaiğiz biz. Her ne kadar ufak tefek farklılıklarımız olsa da. Benzerliklerimiz kadar farklılıklarımızla güzeliz. Ve her zamankinden daha çok birlik, beraberliğe ihtiyacımız var şu an…
Horonlardaki telaş ve acalecilik sadece Karadeniz insanımızın ateşli yapısından değildir aslında. O coşkun neşede hep vatanı kurtarma telaşı vardır gizliden gizliye.
Barlardaki o vakur eda , sahiplenme ve sahip olduğunu kimselere bırakmama duygularının gösterisidir.
Zeybeklerimizin oyunlarındaki o mağrur duruşu, yere diz vurup vurup kalkışları ne kadar çöksek te, bir söğüt dalı gibi eğilip bükülsek te kırılmayacağımızın, kalkacağımızın temsilidir bedensel olarak.
Gitmek mi zor kalmak mı?... diyor şair… Gitmek mi?... Nereye?... Bu vatan bizimmmm…. Kalmak… İnadına kalmak. Hem de hasretlere yer varmamak adına, inadına inadına…
“Vatan mevzubahis olunca “ gerçekten gerisi teferruat oluyor galiba. Benim de kalemimin zinciri kopup yazıyooor yazıyor. İyisi mi burada yorumu keseyim öğretmenim. Zaten böylesine derin ve anlamlı şiiri ancak saygıyla selamlamak düşerdi bana. Ama tutamadım dilimi işte…
Nasıl kutlasam bilemiyorum öğretmenim. Muhteşem bir şiir okumanın keyfi ve tadıyla ayrılıyorum sayfanızdan, ülkem ve insanları adına aydınlık, mutlu, huzurlu yarınların şiirlerine diyerek öğretmenim.
Kutlarım saygım, sevgimle…
Yeniden şiirdeydim, bu defa hak ettiği yerde oluşunu kutlamak, seçici kurula teşekkür etmek için...
Çok kutluyorum yeniden.
Saygın kaleminiz hep var olsun Zeybek hocam...
....
Memleketimizin batı yakasından görünüşünü...
Evet aynen öyle...Mazisine ağlayan bir topluluk olduk, sus, pus..
' Değerlerimize sahip çıkmazsak, geçmişimiz acı bir anı olarak kalacak '
diyor şairimiz haklı olarak, inşallah olmaz-olamaz-olmamalı...
Allah büyüktür...
Saygın kaleminize yakışan, hatta biraz da aşan güzel bir anlatımdı.
İçtenlikle kutluyorum.
Güne yakışan 'Sodom Ve Gomore'ye İthaf...' şiirinin şairini bir kez daha içtenlikle ve saygıyla kutluyorum.
Her ikisi birden zordur bazen; gitmekle kalmak..Gitmekle kalmak arasına sıkışmışsa aklı insanın şayet; günahkar kentlerin sığ bekleyişlerini doğurur gün,tıpkı Sodom ve Gomore gibi..Öylesi dumûra uğrar akıl,nereye konacağını bilmez insan onca bozguncunun olduğu yerde.Sevda onu onuruyla tutanların ereğidir.Türlü işkenceyle ezilen sevda değil,sevdaya eremeyenlerin erdemsizliğidir.
Çok şey buldum şiirinizde.Yakup Kadri'den iz sürmek güzeldi.Şiirin felsefesine hep çok inandım.Gitmekle kalmak arasında kaldığımda bir şiirin kanadına tutunup yol almaktan daha iyisini bilmiyorum.
Demiştim o gün.Bu gün yine aynı fikirdeyim ve bir kez daha şiirdeyim...Günün şiirini ve şairini kutlayarak...Saygım ve selamım ile..
muhteşem. Güne haklı olarak düşmüş. Ne de iyi olmuş. Esin kaynagı, etkileşimleri, kurgusu , imgeleri, betimlemeleri ile harika uyumlu... Yürekten kutluyorum
Muhteşem.Günün şiirine haklı bir düşüş.. Esin kaynagı , kurgusu ve imgeleriyle harika .. bayıldım
Güne düşen şiiri, Zeybek Hocamı ve seçici kurulu canı gönülden kutluyorum, nicelerine efendim, selam ve saygılarımla.
Mehmet Akif’in dediği gibi: ““Hiç ibret alınsa tarih tekerrür eder mi?”… Şairin şiirine koyduğu başlık, böyle bir tedirginliğin ifadesi…
Şiirin yazıldığı tarihte bu duyguları işleyen şair, bugün için de günceli bu kadar güçlü anlatacağını düşünmüş müydü acaba?!...
“Bugün her yer toz duman…. Kan revan… analar evlatsız, evlatlar babasız kalıyor her gün kaç evde… Ülkenin her tarafını sarmış durumda artık can acısı…
Basiretsizliğin bedelini kınalı kuzularıyla ödeyenler bir zamanlar hem horon teperler hem çayda çıra oynarlardı hep beraber…
Sırası gelir, aynı kulübede nöbet tutar, aynı karavanaya kaşık sallarlardı… İçlerine nifak tohumları serpilince başladı her yer alev alev yanmaya… kardeş kardeşi vurmaya…
Lanetlenmiş gibi gözü dönmüşlükle bu yaşananlara seyirci kalanlar da ödeyecekler bu bedeli günahsızlarla beraber… Bir zamanlar giydirilmiş ve artık kabullenilmiş korkular saracak her tarafı… çaresizce…
Bütün bunlar yaşanırken gelecekten bir umut adına güzel sözler beklemek de çok insanca… çok anlaşılır… ama ne yazık ki o da umutvar olmayacak böyle bir durumda….”
İşte şiirin başlığının bir zamanlar ‘işledikleri günahlardan ötürü gökyüzünden yağan ateşle yok edildiği’ kutsal kitabında anlatılan kentlerin adına gönderme yapması bu yüzden…
Bugün yaşanacakları görmüş gibi şiirinde işleyen Mustafa Bay, bir vatandaş olarak duyarlılığını şair yüreğiyle açmış bize… Hem de çok açık bir mesajla ‘kör gözüm parmağına’ misali….
‘Günün Şiiri’ seçkisinde en hak ederek yerini alan şiirlerden biri olan bu çok başarılı şiirinizi ve sizi kutlarken, isabetli seçiminden dolayı Seçici Kurula da ayrıca teşekkür ederim…
Saygılarımla…..
Neden hatırlatır acaba sodome gomoreyi neden dünyasında felaket yağdığı için olabilirmi
Ne yazık ki bizden,
Yosun tutmuş sessiz harflerle
Telve telve dibe çöken hasretimiz kalacak
Geriye…
Meskûr romanı okumadım.Okusam da,ruhuma hüzün katmaktan başka işe yarayamayacağını,bu güzel şiirin tamamını okuduktan sonra daha iyi anladım.Hiç bir ağrı kesici yüreğimdeki yaraya medar olamayacak.Finalinizden yukarıya aldığım 15 kelime her şeyi açıklıyor.Geriye kelimesini yukarı alsanızda sonuç değişmeyecek.Hüzünlü sevdalara şahit olmaktan yıldım be hocam.Kutluyorum.Tam puanla en kalbi selam ve sevgilerimi sunuyorum.
Bu şiir ile ilgili 118 tane yorum bulunmakta