Orta şiddette poyraza beşik olurken deniz
Beyaz köpüklü dalgaya binen martı zarafetiyle
Salınıyordu sabah mahmurluğun hâlâ üzerinde…
İnsan az merak eder
Akdeniz’in köşesinden
Marmara’nın en kuytu körfezine
gittiğim bütün hekimler aynı şeyleri söylediler
söz birliği etmişcesine
'aşk hastalığıdır bunun adı
ve çok sarsar insanı bu yaştan sonra'
Devamını Oku
söz birliği etmişcesine
'aşk hastalığıdır bunun adı
ve çok sarsar insanı bu yaştan sonra'
SODOM VE GOMORE ,günahkar şehir diye anımsıyorum.Sanırım bizim ülkemizde de deniz ve karalarda elemlerle acılar boy-boy dolaşırken,bunları yapanların günahsızllıklarından söz etmek pek olası görünmüyor.Söyleyen ismi pek anımsayamadım ama,uğradığınız mahallede sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa,oraya yerleşebilirsiniz,çünkü oranın insanları iyidir,der.Dilerim bu çürümüş ve kokuşmuşluktan yeni bir şeyler üreyecektir ve mutlu şehirlerde mutlu insanlar yaşayacaktır.Kutlarım Mustafa Bey.Saygılar.
Memleketimizin batı yakasından görünüşünü...
Evet aynen öyle...Mazisine ağlayan bir topluluk olduk, sus, pus..
' Değerlerimize sahip çıkmazsak, geçmişimiz acı bir anı olarak kalacak '
diyor şairimiz haklı olarak, inşallah olmaz-olamaz-olmamalı...
Allah büyüktür...
Saygın kaleminize yakışan, hatta biraz da aşan güzel bir anlatımdı .
İçtenlikle kutluyorum.
Anlam ve duygu yüklü, güzel şiirinizi, ve o güzel dost-şair yüreğinizi, tebrik ediyorum sevgili üstadım..
Yüreğiniz, kaleminiz daim olsun dileklerimle..
Saygı ve Selamlarımla..
Sairin yasadigi yerlerin siirsel tanitimi ve baska yerlere benzemedi yada merski guzel bir siir kaleminuz daim olsun
/Orta şiddette poyraza beşik olurken deniz
Beyaz köpüklü dalgaya binen martı zarafetiyle
Salınıyordu sabah mahmurluğun hala üzerinde…/
Köpük köpük beyazlarını çizer mavilerin üzerine usta bir ressamın elinden çıkmış gibi poyraz.Bir şiirin giriş dizeleri olmak için ne kadar şık ve seçkin diye düşündüm tam da sabah mahmurluğu üzerimdeyken. Poyrazın serinliğinde o martının kanadına dokunacakmış hissine kapıldım birden.
İnsan az merak eder
Akdeniz’in köşesinden
Marmara’nın en kuytu körfezine
Neden taşınır keder?
/Ve neden Sodom ve Gomore’yi hatırlatır
Manzara-i umumiye! /
Çare yok sızlanmalara
Günü gelince sen de bineceksin
Etkisiz itirazlarının sırtına
Kemençesiyle başka diyarların türküsünü seslendiren
Genç âşık gibi
Sahipsiz kalan göğüs geçirmelerinden
Kopacak fırtına!
/Bayrağı berat niyetine göğsüne takan
Ve kalbi horon horon atan
Ah el yazmalı baht-ı kara çırpınan! /
Bak, martıların şanslı günlerinde
Kıyıya sürüklenen ve taşlara çarparak parçalanan
Ganimetlerini paylaşıyorlar!
Sen,
Kader sözcüğünü parmaklarına dolayıp
Sesli harflerini atacaksın İznik Gölü’ne
Dönüp bir de maziye
Dinmeyen rüzgârı ardına aldığın
Ve hep esecek sandığın
Pervasız günlerini anacaksın!
Kaderin önüne soru işareti atmakla oluyor mu ki diye düşündüm dizeler boyu, fatalizm üzerine uzun soluklu araştırmalar sonunda vardığım sonuç elbette ki insan seçimlerinin sonucunu yaşar.Tercih hakkımızın olmadığı bir sistemde ceza ve ödülün de bir anlamı olmazdı son tahlilde. Marmara’nın en kuytu körfezine de taşısa,Mars’a da ışınlasa en nihayetinde bilinçli eylemlerimizin ve tercihlerimizin sonucudur yaşadıklarımız.yapıp edip faturayı da kadere kesmek keyifli bir kolaycılıktır diye düşünüyorum.Etkileyici dizelerdi kutlarım.
Sadom ve Gomore’ye yapılan atıf çok hoştu farklı bir zeka ve analitik düşünme biçiminin somut olarak şiire yansımasıydı bana göre.İşgal yıllarında yaşanmış bir aşk öyküsü üzerinden dönemim ruhunu analiz etme fırsatı bulduğumuz kitaba yapılan gönderme şiirin omurgasını oluşturuyor bana göre. Şiirin bundan sonrası için de kitabın temasına atıflar yapılarak gidildiği hissine kapıldım haklı olup olmadığımı ise şarin vereceği cevap belirleyecek elbette.
Bir alttaki bölüm sanki Leyla ve Necdet karakterinin tahlili hissini yaşattı bana başlangıçta Necdet’i reddeden fakat sonunda onun uzun soluklu aşkına karşılık verdiği noktada bu defa Necdet’in onu istemeyip bağımsızlık mücadelesine katılması hikayesi ancak bu kadar güzel şiirleştirilebilirdi diye düşündüm.
Kendisine kader olarak dayatılan ezilmişliğe Kuvayi Milliye ruhu ile karşı çıkan Anadolu halkı ki şiirde atıfta bulunulan romanda Cemil karakteri güçlü,onurlu,yenilmez,eğilmez duruşu ile onursuz bir yaşamın parçası olmaktansa kanı,canı pahasına şerefli bir bağımsızlık mücadelesinde şehit olmayı yeğleyen bir profil olarak çizilmiştir. Bugün bu coğrafyada bağımsız,ezilmeden,sömürülmeden, yaşayabiliyorsak, canlarını ortaya koymakta bir an için bile tereddüt etmeyen o kahramanlara borçlu olduğumu gerçeğidir. Bayrağı berat niyetine göğsüne takan Ve kalbi horon horon atan -Ah el yazmalı baht-ı kara çırpınan! Daha güzel anlatılabilir miydi? Sanmıyorum…
Ah el yazmalı baht-ı kara çırpınan' bölümü, Karadeniz'e ve bölge insanına ithafıdır şairin.
Bölgede oynana bütün oyunları aynı kültürün, aynı tarihin, aynı kaderin bir araya getirdiği ve ulusal bilince eriştirdiği insanların arasına ayrılık tohumu atanlar da küresel emperyalizmin ta kendisidir …
Çırpınırdı Karadeniz
Bakıp Türk’ün bayrağına
Ah ölmeden bir görseydim
Düşebilsem toprağına
Sırmalar sarsam koluna
İnciler dizsem yoluna
Fırtınalar dursun yana
Yol ver Türk’ün bayrağına...
Marşıyla şimdi her zamankinden daha çok ihtiyacımız var birliğe, beraberliğe …Bedeli kan,bedeli can olan bu topraklarda eşit ve özgür insanlar olarak yaşamaya devam edebilmek için…
Martılar ganimetlerini paylaşmaya devam edecek,
adına kader dediğimiz sığınmalar içinde elbet sayılı günler bitecek,bitmez sandığımız rüzgarlar bir gün bitecek.
ve o gelmeyen yaz çat kapı gelecek tüm yakıcılığıyla…
Ne kadar ayırmaya çalışsalar da bizi bizden Adana karpuzunu satan da alan da aynı kardeş iklimlerden,aynı horonlarda,aynı halaylarda,aynı zeybeklerde,aynı türkülerde…Çığlık bütün dünya makamlarında aynı sestir ve gözyaşının rengi yoktur işte tam da bu nedenle ne satanın ne alanın günahıdır yaşadıklarımız.Yedi iklim dört köşede bizi bize kırdırmaya çalışanlara inat Sodom Ve Gomore diyorum ben…
Ve işte o anlarda anılarda bir akşam
Gün kurtulup gölgeler üşüşürken sazlardan
Canlanacak bir masa iki kahve kokusu
Bize fal açacaksın sen de yakamozlardan …
Fevkalade şairaneydi iki kahvenin sonsuz hatırında ne varsa iyilikten,güzellikten,payımıza düşenler adına bitimsiz bir huzurun falı olsun baktığımız şiirin penceresinden…
“Gitmek mi zor kalmak mı” diye
Ne yazık ki bizden,
Yosun tutmuş sessiz harflerle
Telve telve dibe çöken hasretimiz kalacak
Geriye…
Bazen tercih yapmak imkansız gibidir.Gitmek de kalmak da kendi zorluklarını çizer şerham şerham yüreklerimize…
Ve bazen o kadar zalimleşir ki hayat sessiz harfler bile kalmaz geriye…
Öğretmenim üzerinde uzun soluklu olarak düşünülmesi gereken şiirlerden biriydi.Biçim ve biçem şiir yazmanın sınırlarını zorluyordu yine.Her yazdığınız ile yazın tarihine tartışmasız kalıcı izler düşüyorsunuz kutlarım.Tam puanla antolojimde.
aynen öyle kutlarım dost zevkle okudum
Paylaşimindan derin bir haz aldım. Selam ve saygılarımla.
.....Sevgili kardeşim,
Usta şairimi ve güzel eserini tebrik ediyorum.Somon ve gomore nin akıbetinden Yüce Rabbimiz bizleri ülkemizi korusun.Selam ve saygı ile
İçsel gerginlikler ve çözümsüzlük yolun çıkmazlığı sodom ve gomore yi önüne katarak nasıl şiir olmuş okudum....Bu elbette muhteşem bir kurgu muazzam bir şiir ..... Gerisinde insan ve ruhun yansımaları ötesinde şahane bir şiir var.....
Sodom ve gomore museviliği incelerken önüme çıkan , etik ve ahlak değerlerin önemini incelikleri vurgulayan dinler tarihine ait bilgilerdir ve benim için çok çok önemlidir.....
Şiire ilham olan Sodom ve gomore de anlatılan , aslında altyapısı aşk olan geniş yelpazeli konusunda Türk insanının Doğu batı arasındaki sıkışmışlığı özençli kişilik bozulmaları ve ince nüanslarla ahlak kavramının irdelenmesi batıya özentinin, duyguyu katlederek yaşayan insanın kendiyle çelişmesini anlatışını satır satır hatırlattı şiir......
...Ve son sözüm şudur ki ; ahlak değerlerimizi bir kez daha gözden geçirerek sahip olduğumuz değerlerimize sahip çıkalım bu şiir vesilesi ile ..... Zeybek kutluyorum bu muhteşem şiirini ve seni tanımış olmaktan yana mutluluğumu ifade ediyorum bu şiirin ardından .......
“Gitmek mi zor kalmak mı” diye
Ne yazık ki bizden,
Yosun tutmuş sessiz harflerle
Telve telve dibe çöken hasretimiz kalacak
Geriye…
____________ Yürek sesiniz hiç susmasın ki ona
usta kaleminiz her daim ekçi lik etsin hocam Kutlarım..
Saygılar tam puan 10
Bu şiir ile ilgili 118 tane yorum bulunmakta