Taa uzaklara gittim.
Çok gerilere, geçmişe!
Sobada kaynayan ıhlamur çaylarını,
Kestane pişirdiğimiz,
Alevlere baktığımız günlere!
Kış günlerinde sobanın yanında uyuduğum,
Anemin sobada kızarmış ekmeğin üzerine sürdüğü tereyağı kokusuna.
Sobanın altına sürdüğümüz patatesin kokusuna,
Derin, derin çektim içime lavanta kokulu geçmişimi.
Yine kursak sobamızı yine canlandırsak alevleri.
Ben baba olsam,
Sende anne.
Sonra ıhlamur koysak,
Kestane, patates, ekmek kızartsak sobada.
Sen sokulsan bana ısıtsam seni kollarımda
Saçlarını okşasam,
Sen uyusan ben seni seyretsem.
Kızarmış ekmeklere yağ sürsem
Birazda yanmış olsun ekmekler, koksun!
Sen kalksan ıhlamurları koysan
Geçmişe gitsek evcilik oynasak
Ben hasta olsam, sen doktor
Sen beni dinlesen, öksür desen!
Sonra ilaç versen kâğıt parçalarından
Çocukça safça oynasak
Sonra evlensek sen eşim olsan
Bende kocan mahsuscuktan
Lavanta kokulu tüllerden gelinlik yapsak
Sen telli duvaklı gelin olsan
Sonra çocuklarımız olsa
Bez bebeklerden.
Sobanın yanında
Bakır leğende yıkasak tas, tas su döksek
Sonra lavanta kokulu havlularla kurulasak
Ihlamur içip,
Yağlı kızarmış ekmek,
Külde közlenmiş patates yesek.
Hep çocuk olsak sobanın yanında uyusak
Kimse seslenmese dönmesek geleceğe
Taa uzaklarda kalsak
Hep lavanta koksa
Hep çocuk kalsak,
İçimizdeki çocuk tükenmese
Sobamız sönmese.....
30-03-2006 22:30
Ayhan IşınKayıt Tarihi : 30.3.2006 22:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Hep çocuk olsak sobanın yanında uyusak
Kimse seslenmese dönmesek geleceğe ' Hani 'silah icat oldu, mertlik bozuldu' diyoruz ya ezberimizden çıkmayan dizelerle. İşte öyle birşey medeniyet. Eskiyi de aratır oldu pek çok şey. Bir de sobanın üzerinde kestane pişirmenin tadına doyulmazdı ama ne yazık ki unutulmuşlar arasına katıldı her bir. Tebrikler kardeşim, söyletti dizeleriniz. Sevgiyle kalın.
TÜM YORUMLAR (2)