Seni hep odanın kenarına koyardik.etrafını minderle doserdik çevrenide boş birakirdik ki iyice isinalim diye
Kış gunllerimizin en sıcak dostu sendin
Senin cevrenide toplanıp sohbeten haz aldık,senin çayın ile tatlandik,ben ilk Siirimi o ela gozlu kıza senin yani başında yazdım sen çitir çitir odunlari yerdin içimdeki korda beni izmirin o soğuk ayaz gecelerinde yorgznim ile,senin sıcaklığın vardı üzerimde.senin uzerinde babamın abdst gugumunun ıslık sesi hayallerimin fon muziigi gibiydi tavana vuran sarı golgende askimin resmini cizerdim..
Hele pazar sabahları şöminende kızaran ekmeğe margarin sürüp afiyetle yemek yokmu yanında bi tutam çökelek birazda zeytin ee bide çayın Uff be halil ibram sofrası gibi tatlı olurdu...
Içli yanardin bazen agit tuterdi bacandan sevda türküsü fisilfardi yüreğin gümbür gümbür sezermiydin ne içimdeki burukluğu kederi derlesir gibiydin benimle...
Hep senin dibindeki pencereye verirdi yüzünü babam elinde tesbihi dilinde Allah dalar giderdi rahmetli senin sıcaklığında kestirirdi namaz vaktine kadar.anam mutfağı yanına taşımıştı malum senin sıcaklığında yemek...bir başka tatliydi hic unutmam bi keresinde çok usumustum isinalim dedik yaktın avuclarimi,yüreğimin yanigi yetmezmiş gibi yinede sana kizamadim hee bide neyi severdim,bizim evin karşısındaki tepelerden mantar toplardim da uzerinde pisirirdik bide tuzladimmi hani suyu cikardida icerdim Uff be ne datli olurdu ama...
Yıllar geçti sobacik yıllar oldu seni fırlatıp attık kimimiz bir eskiciye sattık seni oysaki sattığımız hayatimizmis
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta