Şizofrenik Yalnızlığım

Dünya Yükünün Hamalı
838

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Şizofrenik Yalnızlığım

KEMİKLERİME KADAR SENİ YAŞIYORUM

Kalabalığın ortasında bir orman gibi sıkışmış hissediyorum.
Her şey üstüme geliyor; insanlar, sesler, düşünceler… Ama içimde bir boşluk var, yankılanan.
Sanki ben bu ormana ait değilim.
Sanki ben, bu kalabalığın içinde unutulmuş
bir gölgeyim.
Ben bir SEDİR AĞACIYIM.

Ağaçlar, birbirine yaslanmış sırdaşlar gibi;
yaprak yaprağa, dal dala sarılmış bir sessizlik ormanı.
Bu kalabalıkta bir SEDİR AĞACININ yalnızlığındayım
ODUNSU turunçgil ve adaçayı kokuyorum
Uzaklardan duyulur uzaktan kokusu
Bir ormanın gür sesinde kaybolmuşken,
kalabalığın içinden tek başına yükselen
bir SEDİR AĞACIYIM duruyorum.
Her yanımda hayat var,
ama içimde sessizlik yankılanıyor.

Orman…
Dalların birbirine karıştığı,
yaprakların üst üste yığıldığı bir karmaşa.
Ama ben, bu karmaşanın ortasında
unutulmuş bir gövdeyim.
Ne rüzgâr bana uğruyor, ne güneş.
Kalabalık var, evet… ama ben yokum.
Varlığım, yokluğun yankısı gibi.

Kulaklıkları sağır eden sessiz çığlıklar
Duyamıyorum başkaca sesleri sadece çığlıklar
Kapkaranlık kör bir kuyuda zincirlenmişim
Ne yemyeşil çimenler ne masmavi gökyüzü Karanlığındayım derin daha derinleşen
Kör kuyuların karanlığından başkaca renk göremiyorum

Çürümüş ceset kokuları leş kokuları geliyor
burnumun direklerini kırıyor
Akciğerlerim parçalanır nefes alamaz kokudan Kulaklıkları sağır eden sessiz çığlıklar
Ağzımda metalik acı kükürt tadında
bir leşi parçalıyorum

Enkaz altındayım soğuktan donuyorum açım susuzum uykusuzum geceler boyu SELÂM okunur dinliyorum
Et kemik yığını ceset olarak diri diri toprağa verdiler diri diri toprağa gömdüler
Enkaz altındayım geceler boyu SELÂM okunur dinliyorum Ne bir kurtaran var bu cesedi!
Ne de GEBEREBİLİYORUM araftayım!

Ruhumu yakan cehennemin en dibi
7. kat haviye cehenneminin ateşi
yüreğim titriyor soğukta
Bir yanım cehennemin adı yokluktayım sanki
HİÇ yaşamamış ruhum ölü
Cennetse bana çok uzak ama bunca günah neredeyse tonlarca ağırlığındaki günahlarım üzerimde
geçtim Sırat Köprüsünden

Girdim cennete günahlarımın dayanılmaz hafifliği
Güzel doğa manzaralı sınırsız içki sınırsız seks dünyada da yapıyordum bunları ne sıkıcı
Günahlarım ah bir tarafta kemiklerimi kıran günahlarım tüy hafifliğinde diğer tarafta suçsuzluğum
masumiyetim tonlarca ağırlığında
Et kemik yığını ceset olmadan daha sınırsız seks sınırsız içki dünyada yaşadım yüklediler tonlarca günahı attılar cennete Cennette bıraktım günahlarımı yanıyor ruhum acılarım dayanılmaz

Cehennemin en dibine HAVİYEYE geliyorum
günahsız suçsuz tüy ağırlığında HAVİYE ah HAVİYE yanan ruhları acı çekenleri görüyorum
çığlıkları yerin yedi kat dibinden duyulur
HAVİYE'de odun yok günahlar odun olmuş,
dağlar kadar günah dağlar kadar odun ne çok günahları var sonsuza kadar bitmeyecek odunları
Bense üşüyorum cehennemde ruhum soğuk buz gibi kutup soğuğu yakıyor ruhumu

Kanıyor çok derin kanıyor kağıt kesiği sızısında ruhum kanıyor acıyor
Kanıyorum acıyorum sessiz çığlıklar
sağır ediyor kulaklarımı günahkârların dağlar kadar sevabında boğuluyorum ölüyorum öldüm belkide Araftayım bir yanım günahlarımla dolu cennet
Bir yanım günahsız kutup soğuğu ruhumu yakan cennet

Araftayım şehit edilen sevgilim geliyor geceleri
yatıyor döşüme
hunharca dinliyormuş
kalbimin tarhana kokulu köy türküsünü
Hunharca acımasızca sızlatıyor burnumun direklerini kadife çiçeği kokulu saçlarının kokusu
ciğerlerimi parçalıyor sızlatıyor burnumun direklerini
Ellerim ipek saçlarında geziyor kırılıyor ellerim
İyilik güzellik seks tanrıçasının et kemik yığını cesete bürünmüş hali mermerden tanrıça haykeline hayran hayran bakıyor ellerim kırık
Ellerim teninde geziyor güzellik tanrıçamın

Bir serçeyi avuçlarında tutan 6 yaşında bir çocuğun sevgi ve merhametinde güvercin ürkekliğinde
Bebeği uyanmasın diye yanağı bebeğinin yanağında anne nefesinde kopan fırtınasında
Bir ÇİNGENENİN asalet nezaketinde gül nefesin ılık tatlı bir meltem gibi okşuyor tenimi
Bir fahişenin kaburgalarımı kırarcasına
üzerimde tutkulu ateşli sevişmesinde
Dört nala yarışta en sondayken birinciliği yakalayan kısrağın nefes alıp vermesinde hırslı gözü kara sevişiyorum bir leşle

Sabah uyandığımda döşümdesin
gitmem gerekiyor diyorsun gidiyorsun
Keşke rüya olsan rüya derdim
bu kadar acıtmazdı
Acı olan araftayım kimsenin beş duyusunda yoksun ama kadife çiçeği kokun burnumun kemiklerini sızlatıyor Ama ben kemiklerime kadar seni yaşıyorum.

Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 6.9.2025 14:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!