bir şizofren sevdadayım ben,
yüreğimin sahiline vurmuş,
anıların ölüsü...
sevgi kırıntıları attığım martılar var etrafımda,
içimdeki delinin sapanına hedeftir,
gelecekteki kargalaşmışlıkları,
yine de beslerim onları,
ve fedadır gözlerim,
hayallerimin uğruna,
bir şizofren sevdayım ben,
bir halkada, zincirlenmiş yüreğim,
akıl dediğin kaf dağının başında,
ejdarhayla dövüşür,
ateşi yoktur oğuz kağanın,
bende varda sigara,
tepegöze malum olur halimiz,
o bize ateş verir ve oyarız tek gözünü.
ruhu yaşar kargaların intikamında..
ve beslerim onları martı niyetine.
bir şizofren sevgiliyim ben.
onun edebiyat kitabının boş sayfalarında,
başlamıştı şairliğim.
imzasız.
yazı yazmayı öğrendiğim günden beri,
m'ler kuş'tu, S'ler yılan, e'ler salyangoz.
ve içimdeki delinin isteklerine,
hep boyun eğdi kalem.
kırmızı yazıyla han duvarlarına yazılmıştı kaderim.
'aslımın haremliği verem etmişti beni,
diyardan diyara atılmıştım ben.'
ve beklemeyecekti 'şeytan bir günahı, hasta sabahı'
onu beklediğim kadar.
bazen sessiz bir gemiye biner gider,
ve beğenirdimki orayı, dönmezdim birdaha,
sonra' prangalar eskitirdim hasretinden,
hırsla çakardım kibriti,
ilk nefeste yaralanırdı cigaram,'
tepegözü anarak,
oğuz kağan hala kaf dağında
külünden doğacak Anka'yı bekliyordu,
öldürmek için.
bense platonik bir aşkın, olamayacak
hayallerini biriktiriyordum,
şizofrenliğimde.
şizofren bir sevgiliydim ben
kuşkularım vardı, güneşin sıcaklığından,
yağmurun ıslaklığından,
neden üşütüyordu kar, beyazdı oysaki.
neden sevsindi beni.
bir benmi kalmıştım, eline yakın.
kimler öpmüştü boynundan,
kimlerin elinden gül koklamıştı,
ve hala kokluyormuydu,
ne giymişti bugün sabah neden giymişti.
niçin söylemişti bunu?
neydi çıkarı.
kimdi bu resimdeki?
ve neden duruyordu resim.
iyice incelmişti düşüncelerdeki zar,
ve artık başkalarına aşık kadınlarla sevişiyordum.
gerçekte.
hayalde kalsındı ona sarılmalarım.
tutamıyordum elini artık eskisi gibi,
arzulu.
tutarsız kurgularımla kirlenmişti bu sevda.
artık sevgili idim. ben
yani dili zamanda kalmıştı, sevgililiğim
şimdiki zamanda yaşıyordu kuşkularım.
o gitsede gitmemişlerdi.
ve terk etmeyeceklerdi beni.
'aç kalsam da susuz kalsamda,
hayın karanlık gecede kalsamda' terketmeyecekti,
kuşkulu sevda beni
şizofren bir sevdaydım ben
kuşkularımla oydum, sevdamın gözünü.
kaf dağına akıl almaya gitti, akılsızlığım.
harflerin kıvraklığında hayaller kurdum,
kelimelerin düzeninde savaşlar,
fındık kabuğunda, nuh tufanı başlattım.
sele gitti tüm sevilerim.
güveni cücelere, kuşkuyu dev'lere emanet ettim.
ve artık başkalarına aşık kadınlarla sevişmekte alıyordum,
aşktan intikamımı..
yokluğundu kendime verdiğim ceza,
gülüşündü hasretim,
ellerinin sıcaklığı kaldı, buz gibi avuçlarımda
o yüzden sıcaktır kalbim.....
25-02-04
Yusuf DağıtmaçKayıt Tarihi : 26.3.2004 17:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
...
yokluğundu kendime verdiğim ceza,
gülüşündü hasretim,
ellerinin sıcaklığı kaldı, buz gibi avuçlarımda
o yüzden sıcaktır kalbim.....
...
işte
yeniden
gerçek
sevgiyi
yakalamak
için
gereken
tek
şey
yüreğindeki
sıcaklık...
dene
ve
gör
şiircan kardeşim
yürekli yüreğine
etkili kalemine
gözünün nuruna
sağlıklar
harikaydı
dostlukla :)
Hür...
çok hoş bir şiir ..
ayrıca zengin bir kelime dağarcığının ürünü
ataol behramoğlu kıvamında
yüreginize sağlık yusuf dağıtmaç..
TÜM YORUMLAR (2)