Biz seninle hep bayağılıktan kaçtık... Sıradan, basit, gündelik olandan. Küçük mutlulukları, hayatın içindeki o kanaatkar doyumları değil, hep trajediyi aradık. Mükemmeli... Biz seninle hep kusursuzluğu aradık.
Bizi birbirimize yakınlaştıran ne varsa hep kutsaldı, özeldi, ayrıcalıklıydı. İlişkimizden aslında ikimize de ait olmayan, kutsal ve kusursuz bir imge yarattık. Hayatımızda eksik kalmış ne varsa, o yarım kalmış tutkularımızı o yaralı arzularımızı, eksik çocukluğumuza ait ve içtenlikle koruyamadığımız bütün duygularımızı bu imgeye ödünç verdik. Artık yaşayan gerçek kişiliklerimiz değil, sanki bu kutsal, bu kusursuz imgeydi.
Bu imge lekelenmesin, bu düş bozulmasın diye öyle çok şey gizlerdim ki senden. İçim ürperirdi böyle anlarda, kendimden çok uzak bir yere çekilirdim sanki, bilinmezliğe... Aramızda öyle çok tanımlanmamış anlar, öyle kopuk, öyle başıboş duygular, bana o denli ait olduğu halde nasıl anlatacağımı bilemediğim öylesine derin savruluşlarım vardı ki...
Yarattığımız ve aşk adını verdiğimiz bu kutsal imgeye sadık kalabilmek için kendime karşı sadakatsiz davranıyordum.
Seninle yanyana uzanırdık, dünyanın dışındaki yaz bahçelerinde, o gerçekdışı mevsimlerin kıyılarında... Üzüntülerimiz, içimizdeki yaralar yanyana dururdu öyle. Bizden çok bu yaralar özlerdi birbirini, o kimsesiz üzüntülerimiz...
İçimdeki yaram senin yaranı özledikçe ruhumun gurbetlerinde daha çok hissederdim kendimi... Asıl çektiğim acı buydu aslında, yanındayken kendimi yine de senden çok uzaklarda hissetmemdi.
Farkederdin sürükleniş suskunluklarımı. Böyle anlarda zamanı durdurmak isterdin. Zamanı dondurdukça içimizdeki boşlukların kapanacağını, o gizli ürpertilerin dineceğini, tanımlanmamış anların ve o kopuk, o başıboş duyguların tanımlanacağını, savrulmaların biteceğini düşünürdün. Zamanı dondurunca hep iyi ve mükemmel insanlar olarak kalacağımızı sanırdın. Hayata bu donmuş zamandan, bu mağrur ve korunaklı kristalin ardından bakınca hiç kirlenmeden ve ebedi bir saflık halinde yaşayacağımızı hayal ederdin.
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Evet...Her şeye rağmen dünya acı bir yer. Oysa sevgi her şeye yeterdi. Sevgi karın da doyururdu. Seven insan sevdiğini kendinden korur, bir çift gözün haresine sığdırırdı.
Hayatımda okuduğum en mükemmel şeydi. Ben beni bundan daha iyi tanimlayamazdim ...
hocam nerden buluyonuz bunları :)
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta