Şizofren Aşk
...
...
Ben hangi mevsimde ölümü dert ettim ki yâr ..?
Hangi gidişinin ateşiyle yanıp savruldum sensizliğe..?
Sen bastıkça solumun kardelen çiçekli sokaklarına,
Ben toprak misali sertleşmedim mi uçurumlarında..?
Sen pervasızca kırıp geçerken dallarımı,
Ben kırıldığım her yerden filizlenmedim mi yeniden ve yeniden..?
Gecemi gündüzüme katık edip mesela,
Bulamadım mı ömrümü ömrüne kalem gibi,
kağıt gibi , mürekkep gibi.?
Ben , hangi yamaçlarda dert ettim ki soğuğu yâr.?
Gamzem hangi rüzgârda teslim oldu sessizliğine.?
Henüz suretin bile yokken ,
Bir şiirin ikinci satırında vurulmamış mıydım sana..?
Sen toprağın altında giz iken tohum misali,
Ben daha henüz vakti bile gelmemişken,
göz kırpmadım mı Güneş 'e.?
Bundan değil miydi cellata boyun eğişim.?
Bundan değil miydi yâr?
Bundan değil miydi tüm aşklara tesettüre bürünüşüm.?
Şimdi beni hangi musallaya yatırdın yâr.?
Hangi gassala emanet ettin bu ruhsuz bedenimi.?
Beni hangi mezara lâyık gördün de,
Hangi omuzlarda uğurlayacaksın şimdi .?
Hadi , hadi kus kelamları.
Söyle yâr..
Ben şimdi nasıl yürürüm o sırattan mağlup bir kalple.?
...
...
Her şeyi sığdırdın da bu koskoca şehre,
Bir beni mi karanlığa atacaksın şimdi ite ite?
Oysa ben mavi sevmiştim seni ..
Hem de ,
denizlerin mavisi miydi göğe resmedilen,
Yoksa göğün mavisi miydi sulara süzülen bilmeden ,
bilemeden.
Ben her ikisini de seninle sevdim yana yakıla..
Her ikisinde de yalnızca seni,
seni sevdim ağır aksak..
Hani bir şiirin ikinci satırında vuruldum demiştim ya sana,
Sanırsın okuduğum tüm şiirlerin ikinci satırı sana bulanmıştı o saatten sonra..
Sanırsın ki, işi gücü yokmuş gibi şairlerin,
Her ikinci satıra seni,
seni saklamışlardı adeta..
İşte ben , o zaman anladım ki,
Meğer ne kadar da hükümsüzmüş evvelim ve âhirim..
İşte ben , o zaman anladım ki,
Meğer gökyüzümde senden bihaber ne kadar da giz-mişim.
Henüz yüzünü bile görmeden sevdiğim sevdam..
Her şiirden satırlar çalarak suretini çizmeye çalıştığım en derin yaram..
Biliyorum , artık ne benden şair olur sana,
Ne de senden bana yâr ..
Ne kalemim senden gayrısını kusar,
Ne de sayfalarım senden gayrısına susar..
Aramakla bulunamayacağını,
Lâkin,seni bulmanın tek yolunun da , seni aramak olduğunu da biliyorum..
...
...
Artık ne maviye yazılacak şiirlerim,
Ne de omuzuma asacağım ilkbaharlarım kaldı.
Artık ne aşka dair bestelerim,
Ne de öznelere âşık yüklemlerim kaldı..
Şimdi ne kadar musalla hazırlanırsa hazırlansın..
Şimdi isteyen gassal bekleyip dursun gasilhane önünde.
Ruhsuz bir bedenden başkası değildir yıkayacağı.
Şimdi kaç omuz taşıyabilir sevdamın yükünü..
Kaç metre derinlik gizleyebilir yorgunluğumu,
Ya da kaç avuç toprak kapatabilir güneşimi bilmiyorum..
Sesini yitirmiş bir rüzgâr misaliyim.
Gayrı ruhum semada,bedenim yerin bilmem kaç metre aşağısında..
Çorak toprakların kurak adaleti gayrı taçtır başıma..
...
...
Şimdi adımlarım geri geri giderken,
gözlerim kıblesini şaşıracak belki de.
Ya da kalemim tam tekbir alacakken son kez,
Azrail son hamlesini yapacak..
Ben ise , şizofren bir âşık olduğumu,
sesi bile olmayan bir hayalin sessizliğinde duyacak ,
Ve sureti bile olmayan bir resmin avuç içlerinde göreceğim SON kez..
Vedam soğuk,
İçim paramparça,
Hayallerim YİNE YİNE darmadağın..
Hadi ..
Hadi tut elimi şizofren sevdamın platonik aşkı..!
Korkuyorum..!
Tut kirpik uçlarımdan..
Üşüyorum..!
Göz kapaklarım tahammülsüz gayrı yokluğuna..
Nolur ayak seslerim ürkütmesin yüreğini..
Dolanmasın ayağına veda yüklü bu son satırlarım..
Gidiyorum..!
Şiir = İsmail Temel
...
14.01.2025
...
Kayıt Tarihi : 14.1.2025 20:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!