Unuttum renkleri, kaç yıldan beri,
Neyleyim karayı, ak sizin olsun.
Bizlere gelince yüz binde biri,
Neyleyim kesiri, çok sizin olsun.
Hem dirisi para, hem de ölüsü,
Gözü kamaştırır, yatı, yalısı.
Yemiş böğürtleni, kalmış çalısı,
Neyleyim dikeni, bük sizin olsun.
Puslanmış havalar, sisler dağılmaz,
Paslanmış gönüller, yaram sağ olmaz.
Kurumuş ağacım, artık eğilmez,
Neyleyim dalları, kök sizin olsun.
Devletin musluğu cömert mi, cömert!
Doldurur testiyi, fırsatçı namert.
Sizlere duyduğum, sadece nefret,
Neyleyim pendeği,* yük sizin olsun.
Allah’ım korusun, kör nefsimizden,
Makam, koltuk, rütbe istemem sizden.
Adam köşe dönmüş, günlük faizden,
Neyleyim senedi, çek sizin olsun.
Kimi çok akıllı, kimisi çatlak,
Kimisi kürk giyer, kimisi çıplak.
Değerli arazi, verimli toprak,
Neyleyim yeryüzün, gök sizin olsun.
Der ki; altın, maden bizlere gerek,
Karşı çıkanların hesabın görek.
Adamın yediği baklava, börek,
Neyleyim simidi, kek sizin olsun.
KARACAOZAN’ım; bağlanmış dilim,
Vurmuşlar kelepçe, yetişmez elim.
Yokuşa sürmüşler, çetindir yolum,
Neyleyim düzleri, dik sizin olsun.
08 Mart 2016 GÖLBAŞI
*pendek: Hayvanların iki tarafına yüklenen yükün bir tarafı. Denk.
Kayıt Tarihi : 8.9.2020 23:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!